The Banshees of Inisherin İncelemesi

Martin McDonagh tarafından yazılıp yönetilen ve başrollerinde Colin Farrell, Brendan Gleeson ve Kerry Condon‘ın yer aldığı The Banshees of Inisherin filminin incelemesi ile karşınızdayım. Detaydan bahsetmeyecek olsam da spoiler içerebilir.

🎬 The Banshees of Inisherin

1920’lerde İrlanda iç savaşı sırasında İrlanda adalarından biri olan Inisherin’de geçen The Banshees of Inisherin filminin konusu çok eski ve sıkı dostlar olan Pádraic ve Colm etrafında döner. Bir gün birden bire Pádraic bu dostluğa son vermek ister ve Colm ile muhatap olmağı keser. Lakin aralarından buna sebep olacak hiçbir şey geçmemesine karşın bu karardan afallayan Colm, arkadaşlıklarının seyrini düzeltmek için çabalarken o çabaladıkça Padraic’in kararı daha da kesinleşir. En sonunda Pádraic bir daha kendisiyle konuşursa kendi parmaklarını keseceğini söyler. İlkin blöf yaptığı düşünülse de sonrasında anlaşılacaktır ki blöf yapmıyordur.

Padraic’in Colm ile arkadaşlıklarını sonlandırma sebebi boşa akıp giden hayatta onunla birlikteyken zamanın beyhude aktığını ve artık Beethoven gibi bir eser ortaya koyarak mecazi manada ölümsüz olmak yahut hatırlanmak istemesinden iler gelmekteydi. Colm ile beraberken onun fuzuli olduğunu düşündüğünden artık onunla zaman geçirmek istemiyordur. Kendisi müzikle alakadardı ve filmin ismini aldığı üzere yaptığı bestenin adı “Inisherin’in Ölüm Perileri” idi. Yani anlaşılacağı üzere Padraic bir buhran dönemine girmişti.

Kız kardeşi Siobhan birlikte kalırken bir gün onun anakarada iş bulması üzerine adadan ayrılması ve kendisiyle problem problemli polis memurunun oğlu ile de muhabbetleri varken onun intihar etmesi ile iyice yalnızlaşan Colm, eski dostunun kesik parmağı yüzünden minyatür eşeği ölünce artık araları da çok açılacak ve düşmanca bir hal alacaktır. Zira Colm için yalnızlığını paylaştığı tek mahlukat hayvanlarıdır artık.

Film hakkında genel düşünceler

Evvela filmin bazı yerlerde bir komedi olarak lanse edilmesi veya o düşünceyle seyredilmesi yanlış, zira bir komedi unsuru yok. Konusu andırıyor olsa da komedi filmi diye seyredildiğinde hüsrana uğrarsınız. Zira bir dram filmidir.

Padraic’in hayatı sorgulayıp böyle bir karar alması ve Colm’un her defasında onun kararının güçlenmesine sebep olması, dahası Colm’um bu hal karşısında içine düştüğü yalnızlığını, en iyi arkadaşından uzak kalmağa mecbur olmanın getirdiği ıstırabı ve kendisini uzun uzadıya sorgulayışını ve tekamülünü izliyoruz. Bunun yanında polis memuru oğlunun ve Siobhan’ın varlığı filmin yan hikayesini oluştursa da aslında ana hikayeye dahil olarak ayrıca ciddiyet katarak muhiti daha iyi anlamamıza yarıyor.

Hikayesi sabit ve üzerine fazla bir şey koymak ihtiyacı hissedilmemiş olmasının yanında aheste giden bir havası var. Hemen her sahne gerek oyuncu performanslarıyla gerek diyaloglarla sindire sindire ilerliyor. Diğer yandan abartılacak kadar olmasa da kara komedi unsurlarının varlığı da filme seyirci gözünde birkaç puan daha kazandırmış olduğu görülüyor; lakin dediğim gibi bunlar komik değil. Bir tiyatro eseri minvalinde hemen tüm unsurlarıyla güzel, ancak hikaye yönünden tatmin edici değil. Benim The Banshees of Inisherin filmine puanım:

Peki siz ne düşünüyorsunuz? The Banshees of Inisherin filmini veya Türkçesiyle Inisherin’in Ölüm Perileri’ni seyrettiniz mi? Nasıl buldunuz? Lütfen fikirlerinizi aşağıdaki yorumlar kısmında paylaşmaktan geri durmayınız. Film hakkında konuşmağa devam edelim.

Daha fazlası için sitemize ve yine kültür sanat, fikir ve edebiyat ile alakalı paylaşım ve tartışmaların yapıldığı forumumuza mutlaka göz atın.