Bu yazıda çıkmadan bile hakkından ziyadesiyle söz ettiren Christopher Nolan‘ın yeni şaheseri Oppenheimer filminin spoilersız incelemesi ile karşınızdayım.
🎬 Oppenheimer

SİNEMALARDA
Oppenheimer filminin konusu Manhattan Projesi’ni yöneten ve “nükleer bombanın babası” olarak anılan ve bizzat ismini taşıdığı Robert Oppenheimer‘ın hayatını anlatmaktadır. Toyluk zamanlarını ve komünist faaliyetlerini, sonrasında Manhattan Projesi’ne getirilişini ve ilk atom bombasının yapılış macerasından Japonya’ya bu atom bombalarının atılmasından sonra tüm ülke kutlama yaparken onun gerçeklerle yüzleştiğinde içine düştüğü dehşetin, sonraki yıllarda bir Rus ajanı olarak suçlanmasından itibarsızlaştırılma çabalarına değin hayatına şahitlik ederiz. Tüm bunlar Nolan‘ın filmlerdeki zamanı bükme takıntısı sebebiyle iç içe geçmiş farklı zamandaki sahnelerin harmanlanması ile sunulur. Başlarda bu kargaşa biraz kafa karışıklığına sebep olabilse de sonrasında bırakmamağa niyetli olarak sıkıca tutuyor. Dahası bu karmaşanın baştan sona filme yaptığı büyük hizmeti ancak film son bulduğunda anlamak mümkün oluyor.
Filmin daima diri tutan dinamik bir havası, yeri geldiğinde en derin sessizliği buyur eden, fakat devamlı çalan epik müziğinin eşliğinde ve müthiş oyuncu kadrosuyla lezzeti ağız sulandırıyor. Oyuncu kadrosunda harikulade performansı ile Robert Oppenheimer’ı canlandıran Cillian Murphy‘nin yanında Gary Oldman, Emily Blunt, Matt Damon, Robert Downey Jr., Florence Pugh ve Rami Malek gibi meşhur aktör ve aktrisler bulunmakta. Öncesinde birçok meşhur oyuncunun bir arada bulunması onların gereksizce öne çıkarak sırıtmalarına yarayacağı gibi bir düşünceye sahip olsam da filmi izledikten sonra neden meşhur olduklarını bir defa daha görülüyor.

Eğer aksiyon dolu ve eğlenceli bir film umuduyla seyrederseniz sizin için hüsran dolu olacak 3 saatlik uzunluğundaki Oppenheimer filminde, belki IMAX sınırlarını zorlamak içindir, Dr. Robert’in yasak aşkını ve çıplaklığını sadece esaslı bir söz için izlemek gibi, tartışılır ama lüzumu olmayan bir şekilde bayması ile karşı karşıya kalınabilir. Ancak bunlar yekuna baktığımızda göz ardı edinilebilecek olduğunu düşünüyorum.
IMAX konusunda da iki laf etmek gerekirse dendiği gibi ülkemizdeki salonlar üst düzey olmayabilir (ki o üst düzeyler dünyada da az) ama benim gittiğim IMAX salonu ziyadesiyle iyi bir tecrübe yaşattı. Hatta şu ana kadar gittiğim ve o salonda seyrettiğim en iyi filmdi. Lakin koca memlekette iki elin parmağıyla sayacak kadar az olması da talihsizlik.
Fazla detaya inmeden spoilersız bir incelemede, daha doğrusu yorumda bulunmak istedim. Nolan ve atom bombası yan yana gelince ortaya çıkması tabii bir film olmuş. Harika oyunculuk, dehşet bir hikaye, harika müzikler, tempolu ve karmaşık bir kurgu. Kesinlikle her detayıyla konuşmağa değer. Yorumlar kısmı bunun için var. Benim Oppenheimer filmine puanım:
Peki siz Christopher Nolan‘ın bu yeni filmi hakkında ne düşünüyorsunuz? Filme gittiniz mi veya gitmeği düşünüyor musunuz? Her yeni filminde dendiği gibi sizce de Oppenheimer filmi Nolan‘ın en iyi eserlerinden biri mi? Sizce filmin en dramatik sahnesi hangisi? Aşağıdaki yorumlar kısmında film hakkında konuşmağa devam edelim.
Daha fazlası için sitemize ve yine kültür sanat, fikir ve edebiyat ile alakalı paylaşım ve tartışmaların yapıldığı forumumuza mutlaka göz atın.
Oppenheimer’dan öğlen çıktım. Kesinlikle harika bir film. Kafa karışıklığı ise bence altyazı takip etmekten kaynaklanıyor olabilir fakat dediğiniz gibi çok uzun sürmüyor. İnceleme için teşekkürler.
Ben teşekkür ederim.
Benim en çok atom bombasını denedikleri sahne hoşuma gitti. Harikaydı.
Evet. Fakat benim Japonya’ya atıldıktan sonra Oppenheimer’ın o hakikatlerle yüzleştiği sahneler, özellikle kürsüde konuşma yaptığı sahne en beğendiklerim arasında.
Baştaki erotik sahneler hiç hoş değildi. Çocukla gittiğime pişmanım.
Bence de. Dediğim gibi hiç gereği yoktu ve filmin sınıflandırılmasına uygun değildi.