Ölümlü Dünya filminin devamı niteliğinde olan Ölümlü Dünya 2, yine ilk filmdeki gibi Ali Atay‘ın yönetmen koltuğunda oturduğu bir proje. İşin senaryo kısmında ilk filme göre daha küçük çaplı bir ekip görüyoruz. Gibi dizisinin senaristleri Aziz Kedi ve Feyyaz Yiğit‘in yanında yönetmen Ali Atay da yer alıyor. Vizyona girdiğinden beri yaklaşık bir buçuk ay geçen filmi daha yeni izleme fırsatı buldum. Filmle ilgili görüşüm detaylara geçmeden önce kısaca şudur: Ölümlü Dünya 2, ilk filmin yanında sönük kalmasına rağmen kesinlikle kötü bir devam filmi değil.
🎬 Ölümlü Dünya 2
Ölümlü Dünya 2’de Olmayıp Ölümlü Dünya’da Olan Neydi?
Bana kalırsa ilk filmde karakterler çok daha iyi işlenmişti. Her iki filmi dikkatlice izleyen biri, ilk filmde ikincisine nazaran daha çok karaktere odaklandığını fark edecektir. Mesela ilk filmde Serbest’in internet şifresi verdiği, Serhan’ın Begüm’le olan ilişkisinin derinlemesine ve daha realist verildiği, İlhami’nin sahte pasaport işi için otele girdiği sahnedeki mimiklerini ve dahası Zafer’in yalnızca kendi evinde tuvaletini yapabilmesini izleyiciye hiç rahatsız etmeden sunabilmişti Ölümlü Dünya. Daha burada sayamayacağım birçok sahnede spesifik bir karaktere odaklanan kamera, onun davranışlarını ve iç dünyasını mükemmel diyaloglar ve oyunculuklar vasıtasıyla yansıtıyordu.
Bu bahsettiğim meseleye en iyi örnek, ilk filmdeki sorgu sahnesidir. Orada teker teker neredeyse tüm karakterlerin iç dünyasını bir madde etkisinde olmaları dolayısıyla görebiliyoruz. Karakterler, yalan söyleyemedikleri için izleyiciye kendilerini açarken aynı zamanda karakterlerine uygun ruh hallerini de sergileme fırsatı yakalamıştı. Örneğin Serbest’in vurdumduymazlığı çok net gözüküyordu bu sahnede.
İkinci Filmin Yapısı ve Eksikleri
Ölümlü Dünya 2‘de de elbette iyi yazılmış bir senaryo var, ancak karakterler biraz daha tipe indirgenmiş gibi. Örneğin ikinci filmde Begüm’ün hamileliği üzerinden Serhan’a zorbalık yapması, diyalogların komikliği bir yana, her iki karakteri de sıkıcı hale getirmiş bana kalırsa. Bir başka örnek, Alper Kul‘un canlandırdığı Oktay karakteri. Karakterin baba yokken ekibi çekip çeviren bir tarafı vardı ilk filmde. Bu konuda kendisi o kadar da başarılı değildi, ancak ikinci filmde Oktay’da bunu vasıf bulunmuyor. Sonra Özgür Emre Yıldırım‘ın oynadığı Atakan karakterinde de bir gelişim göremiyoruz.
Kabul ediyorum, bu bir komedi filmi. Öyle Breaking Bad dizisi veya Godfather filmleri ayarında bir karakter gelişimi beklemek abes kaçar. Ama bu arkadaşın filmdeki tek rolü çay getirmek veya “M60 alayım mı?” demek olmamalıydı. İlk filmde de Özgür Emre Yıldırım birçok sahnede bulunduğu halde rolü bu ölçüde zayıftı ama bu filmde daha çok görünüp daha az etkili olan bir karakterin bulunması beni açıkçası rahatsız etti. Etkisi azalan bu karakterlerin yükünü bir nebze Feyyaz Yiğit ve Giray Altınok’a yüklemişler.
Feyyaz Yiğit’in Serbest karakteri, ilk filmin sonunda ölmek üzere olduğunu düşünerek “E ben hiç sevişmedim ki!” der. Bu filmde Feyyaz’ın bu bakirlikten kurtulma çabası üzerinden bir komedi unsuru yaratılmış ki bunu bayağı da başarılı buldum. Operasyon esnasında geneleve gitmeye çalışan ekip elemanına gülmeyecek biri yoktur diye düşünüyorum. Karakterin bu başına buyruk tavırları, aileyi örgüt karşısında tehlikeye atacak hareketleri karaktere uygun; ilk filmin kilit noktası da zaten Serbest’in dışarı bilgi sızdırması idi. Ancak Serbest’in operasyonlar esnasında daha disiplinli bir hali vardı. Bu tavrın filmde bayağı azaltılmış olduğunu görüyorum. Bu yüzden karakterin devamlılığında bir aksama mevcut.
Dahası, Feyyaz Yiğit’e ekranda daha çok yer verilmesinin Gibi dizisiyle gelen popülariteyle bağlantılı olduğu ortada. Zaten cast’a bakan biri Feyyaz Yiğit ismini ilk filme nazaran daha erken görecektir. Giray Altınok‘un oynadığı Şenol karakterine ağırlık verilmesine ise diyeceğim çok bir şey yok. Ekibin yapacağı operasyon için kilit bir isim Şenol. Bu yüzden olay örgüsü içinde Şenol’un yardımlarına ve istihbarat ağına ekibin muhtaç olduğu bir anlatı kuruluyor. Bunu beğendim ve makul buluyorum. Ancak yine de başta dediğim gibi diğer karakterleri tipe indirgeyen bir duruma dönüşüyor bu.
Kendi Başına Değerlendirildiğinde Ölümlü Dünya 2 Nasıl Bir Filmdi?
Ölümlü Dünya 2, bana kalırsa 10 üzerinden 7’lik bir filmdi. İlk filme vereceğim puan ise 8.5 olabilir. 7 verme sebebim filmin sonunda hamile olan Begüm’ün M60 gibi ağır bir silahla onlarca adamı vurması gibi bir sahnenin bulunması. “Ya kardeşim, filmde o kadar absürt durum var. Herifler protez bacakla keskin nişancı tüfeği yapıp adam vurdu. Ne anlatıyorsun?” diyebilirsiniz ama ben bir filmin kendi bağlamı içerisinde bir gerçekliğe sahip olduğunu ve buna sadık kalınması gerektiğini savunuyorum. Suyu gelmiş hamile bir kadının M60 gibi kocaman bir tüfeği kaldırmasına ben açıkçası anlam veremedim ve hayal kırıklığına uğradım. Bir başka mesele, Doğu Demirkol‘un oynadığı Zafer karakterinin yapabilecek kapasitede olmasına rağmen inatla rehin alındığı iki vasıfsız adamdan kaçamaması.
Bu meseleler dışında ilk filme göre daha fazla küfür var diyenleri anlayamıyorum. Bana kalırsa gerçek hayatta ne kadar küfür varsa bu filmde de o kadar küfür ediliyor. Ayrıca ilk filme nazaran daha çok küfür bu filmde yer alsa bile ne olacak ki? Hayatında iki satır diyalog, hatta bırakın diyalogu yazı yazmamış izleyicilerin bu filmlerdeki şakaları, küfürleri veya başka bir şeyi eleştirmeleri cidden rahatsız edici.
Bu kişilere kalsa her filmde İstanbul Türkçesi konuşulsun, küfür edilmesin, çıplaklık da olmasın, cinayet de gösterilmesin. Gerçekçilik nerede? Biz her gün kadına şiddet olaylarıyla, tecavüzle, cinayetle, küfürle kıyametle ve mecliste milletvekillerini birbiriyle atıştıran siyasi partilerle cebelleşmiyor muyuz? Böyle bir ortamda insanlar nasıl oluyor da Ölümlü Dünya 2’de edilmiş küfürlerden rahatsız olabiliyor? Ben bunu anlamıyor ve saygı duymuyorum.
Ali Atay’ın Seçtiği Film Müzikleri Hakkında Birkaç Söz
Filmde edilen küfürler hakkında yapılan yersiz eleştirilerden de bahsettiğimize göre, film müziklerinden bahsedebiliriz. Anadolu Rock nedir? Ne kadar büyük bir müzik külliyatıdır ve bir filmde nasıl kullanılır? Yönetmen koltuğunda oturan Ali Atay, bu meseleleri bence çözmüş. İlk filmde de bunu görmüştük, burada da kaldığı yerden devam ediyor Ali Atay.
Bir Ölümlü Dünya Daha İzler Miyiz?
İzler miyiz bilmem ama bence izlememeliyiz. Sündürülmemeli. Bence ikinci film bile ekstraydı. Fakat buna rağmen bu projenin altında ezilmeyen bir ekip görüyorum. İlk işi yakalamaya yaklaşan ancak birkaç kusuruyla bunu başaramayan bir devam filmi bu. Zaten devam filmleriyle ilk filmin başarısını yakalayabilmenin ne kadar zor olduğunu iyi bir sinema izleyicisi anlayacaktır. Matrix gibi büyük prodüksiyonlu işler dahi bunda bayağı zorlandı. Ben yeni bir Ölümlü Dünya filmi gelmemesi taraftarıyım.
Yeni bir Ölümlü Dünya yerine yeni bir Ali Atay filmi veya yeni bir Feyyaz Yiğit – Aziz Kedi çalışması görmek isterim. Ancak şunu da belirtmek gerekir ki sinemanın dijital platformlar karşısında eriyip gittiği bir dönemde, izleyici sayısı ve gişe hasılatıyla Ölümlü Dünya 2 bir başarıydı. İlk filminin gerisinde kalmasına ve senaristlerinin en iyi işlerinden uzak görünmesine rağmen Ölümlü Dünya İki için kötü yorum yapılan bir yerde, Türk sinema sektörü içinde çekilmiş diğer komedi filmlerini hangi sıfatlarla anacağımızı inanın bilmiyorum.
Daha fazlası için sitemize ve yine kültür sanat, fikir ve edebiyat ile alakalı paylaşım ve tartışmaların yapıldığı forumumuza mutlaka göz atın. Aşağıdaki yorumlar kısmı ile film hakkında konuşmaya devam edelim.
Seriyi ilk defa ve birer gün arayla peş peşe izledim. Her iki filmde de dikkatimi çeken birinci sıradaki şey, tüm ailenin sanki ölümsüz ve süper insan şeklinde takılmaları, dahası senaryo icabı da öyle olmalarıyla. Bir insanda ölüm korkusu olmayabilir, fakat bu kadar gamsız ve dururulamaz olmaz bence. Bu olmasa ve daha insani hislerle ve belki bu rahatlıktan ileri gelen bazı mübalağa kadan saçmalıklar olmasa galiba tüm senaryo baştan yazılırdı. Diğer yandan Ölümlü Dünya 2 filminin iyi bir devam filmi olup olmadığı malum ama benim gördüğüm belki geçen zamanla ekibin de beraberliğinde, komedinin biraz olgunlaşması oldu artı olarak. Fakat bazı yerlerde durdup diğer işleri yapıp dönecek kadar da isteyeceğim bir şekilde dikkatimi celp etmedi. Yine de araya kaynayan ve ilkinin hatrına alakayı hak eden bir film. Bir daha seyreder miyim, bilemiyorum.