İçeriğe geçmek için "Enter"a basın
O Belde
O Belde'ye Hoş Geldiniz
Kültür sanat, fikir ve edebiyat topluluğumuza katılın. İştirak edebilmek ve daha fazla özelliğe kavuşmak için giriş yapın.

Rashomon: Tekniğiyle Tarih Yazımını Etkileyen Film

Akiro Kurosawa’nın yönetmenliğini yaptığı 1950 yılı Japonya yapımı Rashomon (Raşomon), bugün birçok sinemasever ve sinema eleştirmeni tarafından övgüyle karşılanmış, Venedik film festivalinde Altın Aslan ödülü kazanmış bir psikolojik dram filmdir.

🎬 Rashomon

akiro-kurosawa-rashomon-rasomon
Raşomon filmi 1950

Bir samuray, samurayın karısı ve bu ikiliyle yolu kesişen Tajumaro adında azılı bir haydudun içinde bulunduğu bir olay etrafında ilerleyen filmi dikkat çekici kılan detay, aynı olayın farklı kişilerce farklı şekillerde anlatılması ve bu durum neticesinde anlatılanlardan hangisinin doğru olduğu hususunda izleyiciye açık bir ipucu vermemesidir. Bu durumda filmi izleyenler, olayı anlatanların anlattıkları arasından akla en uygun olanını seçmek gibi bir ayrıcalığa sahiptir. Tarih disiplini içerisinde yer alan post-modern tarih anlayışı ise, filmdeki bu yapıyı kullanarak tarih yazılabileceğini göstermiştir.

Filmin tarih yazımına etkisini incelemeden önce, farklı bakış açılarının filmde nasıl kullanıldığına bakmak gerekir. Çünkü postmodernist anlatılar içinde çoklu bakış açıları hayati yer tutar. Bununla birlikte Rashomon filmi, bu meseleyi öyle iyi kullanmıştır ki sinema ve edebiyatta birbiriyle çelişen çoklu bakış açılarına yer veren eserlere Rashomon etkisi adı verilen bir metot yoluyla yazılmış denilir. Bu etkiye göre birbiriyle çelişen anlatımlardan hangisinin en doğru olduğuna karar vermek mümkün değildir, ancak olayın son anlatılış şekli, dinleyene en doğru gelecektir.

Rashomon filmin konusunun ortaya çıkışı bir samuray ve karısının yolunun bir haydut tarafından kesilmesidir. Samuray öldürülmüş, kadın da tecavüze uğramıştır. Olaylar, bu suçları işleyen Tajumaro isimli haydut, samurayın karısı, orada geçerken buna şahit olan oduncu ve bir medyum aracılığıyla gelen samurayın ölmüş ruhu tarafından anlatılır. Tüm bu anlatılanlar, bir sığınağın altında yağmurun dinmesini bekleyen oduncu, rahip ve bir yabancı tarafından değerlendirilir. Rahip ve oduncu, bu anlatılanları mahkemede dinlemiş, tanık olarak da orada bulunmuştur.

Haydudun Anlattığı:

Haydut, bir ağacın altında dinlenirken samuray ve karısını gördüğünü, kadından etkilendiği için samurayı öldürüp kadına sahip olduğunu anlatır. Olanları anlatırken yargıca kaybedecek bir şeyi olmadığını, bu yüzden doğruyu söylediğini belirtir. Haydut Tajumaro’nun anlattığına göre kadın ona karşı koymaya çalışmış, ancak en sonunda bu durumdan zevk almıştır. Kadın, tecavüze uğradıktan sonra toplumsal normlar gereği iki erkekten birinin ölmesi gerektiğini, çünkü yaşanan utanç verici durumun iki erkek tarafından bilinmesinden rahatsız olduğunu belirtir ve hayduttan kocasını öldürmesini ister. Haydut, samurayı serbest bırakır ve dövüşürler. Tajumaro, dövüşte kendisinin daha atak olduğunu anlatır. Tüm bu anlatılanlara dayanarak Tajumaro’nun olayları anlatırken kendi gücünü ve yeterliliğini öne çıkarmak istediği söylenebilir.

toshiro-mifune-ve-masayuki-mori-rasomon-sari-irkin-sehveti-1950-akiro-kurosawa-rashomon-rasomon-filmin-konusu-yorumu-incelemesi-elestirisi
Toshirô Mifune ve Masayuki Mori | Rasomon: Sarı Irkın Şehveti (1950)

Kadının Anlattığı:

Kadın, tecavüze var gücüyle direndiğini söyler. Anlattığı hikâyede haydut kocasını öldürmemiş, sadece bağlamıştır. Her şey olup bittiğinde kocasıyla yüzleşen kadın, kocasının ona nefret dolu gözlerle baktığını söyler. Yaşadığı utanç onu öylesine etkiler ki kadın bayılır. Uyandığında kocasının öldüğünü görür. Görüldüğü üzere anlattıkları haydudun hikâyesiyle çelişir. Kocasını kimin öldürdüğü belli değildir kadına göre. Bununla birlikte kadın, anlattığı hikâyede kendisini toplum nezdinde iffetini korumak için çabalar vaziyette gösterir. İntiharı bile denediğini söyler bu yüzden. Ancak ifadeyi verirken sürekli kumlarla oynadığı görülür. Bu belki de bu yalan söylüyor olduğunu düşündürür.

Ölü Samurayın Medyum Vasıtasıyla Anlattığı:

Mahkemeye bir medyum çağırılır. Bu medyum, anlatılan olaylarda öldürüldüğü iddia edilen samurayın ruhuyla iletişime geçecektir. Bu medyum aracılığıyla samurayın anlattıkları da kadın ve haydudun anlattıklarıyla çelişmektedir. Bu ifadeye göre haydut, tecavüz ettiği kadına “Sana âşığım, sana âşık olduğum için böyle bir şey yaptım. Kocanla devam edemezsin artık çünkü namusun lekelendi.” der. Kadın bunu olumlu karşılar. Çünkü dönemin kadın üzerindeki baskısı, kadını icap ettiği takdirde tecavüzcüsüyle evlendirebilecek şekildedir.

Ancak kadın, hayduda “Kocamı öldür, o hayattayken böyle bir şey yapamam.” der. Haydut, samurayın yanına gider ve karısını öldürüp öldürmemesi gerektiğini sorar. Bu sırada kadın kaçar. Görüldüğü üzere samurayın ruhu tarafından anlatılan hikâyede haydudun daha uysal bir kimliğe büründüğü ve kadının daha hesaplı hareket ettiği gözüküyor. Kadının kaçtığı sırada haydut da endişe içinde kaçar. Samuray intihar eder. Bu noktada samurayın ruhu, belki de filmin dönüm noktası olacak bir söz eder: “Sessizliğe bürünmüştüm. Ansızın biri gelip göğsüme sapladığım hançeri aldı.”

Sığınağın altında yağmurun dinmesini bekleyen oduncu, rahip ve yabancıdan bahsetmiştim. Samurayın ruhu, “Biri göğsümdeki hançeri aldı.” dediği anda oduncu kendini ele verir. “Yalan bu anlatılanlar,” der. Kadının anlattığı hikâyeye de yalan yaftasını yapıştırmıştı. Çünkü her iki hikâyede de üstünde değerli taşlar bulunan hançeri birinin çaldığı barizdir. Yabancı onun tavırlarından şüphelenip hikâyeyi bir daha ve doğru bir şekilde anlatmasını ister.

machiko-kyo-rasomon-sari-irkin-sehveti-1950-akiro-kurosawa-rashomon-rasomon-filmi
Machiko Kyô | Rasomon / Raşomon (1950)

Oduncunun Anlattığı:

Oduncu, haydudun kadına kendisini affetmesi için yalvardığını söyler. Kadının kendisini kabul etmesi halinde haydutluğu bırakacağını dahi ekler. Kadın kabul etmez ve kocasının ipini çözer. Haydut ve samuray dövüşür. Haydudun ilk anlattığı hikayede mertçe, ustaca yapılan bir dövüş varken burada anlatılan dövüş sahnesi son derece acemi iki kişi arasındadır. Haydut titreyerek başladığı dövüşte yavaş yavaş üstünlüğü ele alır. Samurayı kılıçla öldürür. Her şey olup bittiğinde oduncu hançeri alıp kaçar.

Görüldüğü üzere tüm bu anlatılar birbirinden farklı sebepler ve sonuçlar ekseninde karakterleri konumlandırmıştır. Bireylerin kendilerini haklı çıkarma ve toplumsal statülerini kaybetmeme çabaları apaçık bir biçimde ortaya konarken, oyuncuların aynı ortam içerisinde farklı ruh hallerine bu kadar rahat biçimde bürünebilmeleri de takdire şayandır. Bu noktada Kurosawa’nın yönetmenliğine, kullandığı kamera açılarına ve bir hikâyeden senaryo uyarlama yeteneğine şapka çıkarmak gerekiyor.

Rashomon ve Post-Modern Tarih

Post-modern tarih, tarihi yazımında dilin, güç ve iktidar ilişkilerinin, tarihin bir edebi eser kadar kurmaca olabileceğinin ve hatta geçmişin farklı yazılacak farklı versiyonları bulunabileceğinin savunulduğu tarih görüşüdür. Kurosawa’nın eseri, tarih yazımına bunu kazandırmıştır. Mesela James Goodman’ın Scottsboro Hikâyeleri adlı çalışması, tam bir post-modern tarih örneğidir ve Kurosawa’nın kullandığı anlatım tekniğini tarih yazımına uyarlar; dokuz siyah erkeğin iki beyaz kadına tecavüz edişini ve bu suç üzerine açılmış davayı tarihçi gözünden ele alan kitap, olayın yaşanma şekli hakkında farklı farklı görüşlere yer verir ve tıpkı filmdeki gibi okuyucuyu bu farklı görüşlerle baş başa bırakır.

akiro-kurosawa-rashomon-rasomon-filmi
Rasomon / Raşomon

Post-modern tarihçiler, bir tarihçi için sınırsız kaynak içerisinden kendi önermesine yakın olanları ayıklamaktan başka çare olmadığı konusunda birleşirler. Bu da tarihin aslında gerçekliğe yaklaşmayı değil ondan uzaklaşmayı, şahsi fikirleri öncelediğini gösterir. Bir tarihi hadise hakkında yapılmış derinlemesine bir çalışma olduğu gibi, farklı perspektifleri de tarih disiplininde başvurulacak birer kaynak olarak kullanılır. Bu da, filmde izleyicinin gördüğü şeyin aynısıdır aslında. Bir olay vardır ve bu olayın nasıl olduğuyla ilgili birbirini destekleyen veya birbiriyle çelişen türlü fikir bulunur; yapılacak en makul şey, bu bakış açılarını muhataba sunmak ve ondan istediği bir bakış açısını seçmesini istemektir.

Tabii buradaki yöntem ve uzlaşılan fikir bizzat tarihçinin kendi fikridir; onun ideolojisine göre pek tabii değişebilir. Kısaca tarihçi bir yazar tarih de bir anlatıdır, demekte bir sakınca yoktur. Ben de tarihçilik veya tarih yazmak dediğimiz meselenin bir bilimsel disiplin adı altında Rashomon filmini yine ve yeniden vizyona sokmaktan başka bir şey olmadığı kanaatindeyim.

Daha fazlası için sitemize ve yine kültür sanat, fikir ve edebiyat ile alakalı paylaşım ve tartışmaların yapıldığı forumumuza mutlaka göz atın.

Yorum Yaz Paylaş
Paylaş:
GoogleHaberler

Yorumlar (0)

Yorum Yaz
Henüz hiç yorum yapılmadı. İlk yorumu yapan olmak ister misiniz?

Yorum Yazın

Misafir olarak yorum yapıyorsunuz; lütfen gerekli bilgileri giriniz; e-postanız asla yayımlanmaz.

Beldemize daha yakın olmak ve daha gelişmiş bir tecrübe için uygulamamızı kurun; herhangi bir uygulamadan çok daha hafif ve güvenli. Şimdi değilYükle
O Belde Uygulamasını Edinin
O Belde uygulaması
Başlamak için iOS paylaş simgesi simgesine dokunun, seçenekler listesinde aşağı kaydırın, sonra Ana Ekrana Ekle’ye dokunun.