Kesit - Fatih Aziz Ünal

 1 mesaj
 1212
Forum kuralları
Hikaye Paylaşma Kaideleri
Cevapla
#1 ·
Mesajlar: 152
Kayıt: 16 Mar 2021, 22.32
Ad Soyad: Fatih Aziz Ünal
Cinsiyet: Bay
Konum: Nevşehir
Profil: Doğrulanmadı
Beğendi : 98
Beğenildi : 169
Hava soğuktu. Bunu pek düşünmemişti dışarı çıkarken. Sadece nefes almak istiyordu biraz. Paltosunu sırtına atıp, ceplerini boş bırakmıştı. Şu an aklı, bedeniyle aynı yerde değildi; ne ayakları biliyordu nereye gittiğini ne de beyni. Kendi kendine konuşup yürüyordu kaldırımlarda, bazen yolda. Zor olsa gerekti bazı şeyler. Yine de ara ara göğe bakıyor, baktıkça kederli bir gülümseme kaplıyordu yüzünü. Evet, havada kara bulutlar yoktu belki ama günlük güneşlik de sayılmazdı. Ne görüyordu ki bu vasat manzarada? Söylemek güç. Kendisine sorsanız, onun da tam manasıyla izah edebileceğini zannetmiyorum. O an yaşadığı tüm sıkıntı, bunaltı ve bulantıların nasıl her şeyin yalnızca ufak bir parçası olduğu aklına geliyordur belki. Hâlbuki savaş görmemiş, kıtlık çekmemiş, ölümle tanışmamıştı. Kederli olmaya hakkı var mıydı? Bolluk içinde, böyle bohem tavırlar sergilemek nankörlük değil miydi? Ancak kendisini hiç de bolluk içinde hissetmiyordu. Bir şey veya şeyler eksikti, adını koyamadığı. Aslında dedi, ben hep kendimi görüyorum baktıklarımda ve ekledi, herkes kendini görmez mi zaten etrafında? Omuzlarını silkti, dudaklarının kenarı büzüldü istemsiz; “Bilmiyorum… Bilsem memnun olur muydum, onu da bilmiyorum

İnsanları düşündü, rastgele sayılmazdı bunu düşünmesi. Çünkü güveni düşündü ardından. Hiç de kolay değil karşılaşmak, dedi. Sonra hemen kızdı kendine: “Sen kendini ne sanıyorsun da başkalarına çamur atıyorsun! İnsanlara güven olmazmış(!) Sanki kendisi güven abidesi” Haklı mıydı? Biraz dedi kendine. “Herkes biraz haindir aslında; bazen başkasına, bazen kendine ihanet eder. Yok yok, kendine kesin ihanet eder. Ama… mümkün mü etmek? Ya ben de böyleysem, ya ben de beş para etmez biriysem? O zaman da ihanet etmiş olur muyum? Kafam allak bullak oldu; neden yoruyorum ki kendimi?..

Yaşadıklarını düşündü, çoğu kez yaptığı gibi. Ama ona güvenmiştim, dedi. Böyle kolay olmamalıydı çekip gitmek; ben yapamam demek. “Ben kolayca yapabiliyorum da sen misin sadece zorlanan! Erkek işte, hepsi aynı! Önce hiç gitmeyecekmiş gibi inandırır sonra hiç dil dökmemiş gibi yapamıyorum der!” Bir an duraksadı, söylenenler geldi aklına. “Ama ne de güzel konuşurdu… Bizden bahsederdi; öyle mahcup, çocuk gibi... Çekingen çekingen iltifat ederdi. Utandırırdı bazen; kızarırdım, tutamazdım kendimi. Kelimelerini seçerdi hep, nasıl becerirdi bilmiyorum ama tam da beklemediğim anda bir şey söyler, hazırlıksız yakalardı. Fırtınalarımda liman olurdu bana. Kendimden saklanırdım onda; sığınırdım gülüşüne, bakışına, kollarına. İnanmıştım, inandırmıştı beni tekrar; sevgi sevmekten gelirdi. Sevgi güzellikti, merhemdi. Eğer yaralarım acımaz olmuşsa onun yanında, öyleyse o da beni sevmiş olmalıydı. Çünkü sevgi sahte olmazdı. Olursa, hemen hissederdi karşındaki. Hissetmeliydi… Sahte miydi yaşadıklarım? Hissedemedim mi?” İçine derin bir sessizlik çöktü. Canı sıkılmıştı. Mutlu olduğu günler geçti gözlerinden. Aslında uzak değildi, fakat sararmış fotoğraflara bakıyordu sanki.

Gözleri kaldırımı takip ediyordu. Türlü ihtimaller geçiyordu zihninden; mutlu, hüzünlü, belirsiz. Zamanın, mekanın, maddenin olmadığı bir yerdi bulunduğu. Yalnızca kendisi ve hatıraları vardı orada. Biri görse muhakkak anormallik sezerdi, fakat onun ne kendisinden haberi vardı ne de çevresinden. Epey yürümüştü, bacakları bitap haldeydi. Gövdesine yükselen ağrıları hissetmemek mümkün değildi. O da hissediyordu haliyle, ancak kendiyle içine düştüğü münakaşa düşünülünce henüz umursanacak şiddete ulaşmamıştı.

Kaldırım adeta film şeridi gibiydi; bu kaçıncı kaldırımdı yürüdüğü, ya da kaçıncı hatıraydı hatırladığı? Sadece onunla ilgili olanlar yoktu hatırladıkları arasında. Daha eskileri de anımsadı. Çocukluğu dahi gelip geçti gözlerinden. “ ‘Çocukluğumu özlüyorum, ne saftık, ne masumduk’ demiyorum ama; insan değişmiyor galiba. Çocuk da olsa içinden geleni yapıyor daima; enerjikse enerjik, sakinse sakin, açıksa açık, kapalıysa kapalı. Korkumuz da değişmiyor, sevgimiz de. Ben, eskiden de böyle miydim hakikaten? Mesela, böyle içime mi atardım istemeden? Naifliği görünce şimdiki gibi bir yanım hemen yumuşar mıydı? Bilmiyorum, muhtemelen. Daha yaşayacaklarım var demek. Madem değişmiyoruz, benzer olaylara benzer tepkiler vereceğiz gibi duruyor. Haliyle bu ayrılık ilk olmadığı gibi son da olmayacak. Hoş, sanki erkekler benim için sıraya girmiş gibi konuşuyorum. Belki de içime attıkça kabuk tutacak ruhum; değişmeyeceğim ama unutacağım bazı hisleri. Geçmişin tozlu raflarında, giderek yabancılaşan hikayelere dönüşecek geçen her gün. İnanmayacağım, aldanmayacağım, bu kez kapılmayacağım desem de kendime, tüm yaşananlar ve yaşanacaklar varlığıma dahil değil mi? Neticede tilkinin dönüp dolaşıp geleceği yer kürkçü dükkanı. Ben de yazılmış bir hayatı yaşıyorum aslında. Ancak, bu kitabın bir yerlerinde izim olmalı. Ellerimin kokusu olmalı. Benim olmalıydı yaşadıklarım fakat başkalarından da ayrı kalamazdı. O halde buruk bir yolculuktu bu hayat. ‘Ayrılık sevdaya dahil’di. Gecenin bir ucu gündüze bağlanırdı ve öylece dönerdi kimseye sormadan. Önce buhar sonra yağmur olurdu sular. Birileri doğar birileri ölürdü aynı anda” Bir an durdu, yaklaşık otuz saniye öylece bekledi durduğu yerde. Tekrar gökyüzüne baktı, bu sefer gözleri kuruyana dek çekmedi bakışlarını. Ancak kurumalarına kalmadan yaşla doldular. Tutmuyordu kendini, öyle bir andı ki hiç doğmamış gibi kendisiydi yalnızca. Geçmişi, şimdisi, geleceği yoktu. Bedeni hiçliğe karışmıştı. Hem topraktı hem hava, hem güneşti hem ay, hem her şeydi hem de hiçbir şey. Yanaklarından süzülen damlaları silmedi. Buruktu fakat kederli değildi. “Herkesin en çetin savaşı kendisiyle olanıdır. Bazısı kendine galip gelemeyip başkalarının muharebelerine dahil olur. Kimi yalnızca kalp kırar kimi kemikleri de katar yanına. Kimi ise erken bitirir bazı savaşları; fakat yeni cepheler açar başkalarında. Kıtlık, insaniyetten mahrum kalmaktır aslında. Bazısı çöldedir tek başına, bazısı vahalar yaratır birleşip. Ölüm ise hep içindedir yaşamanın. Fakat yok sayarız varlığını. Öyleyse hangi hayat diğerinden üstündür ki? Hep aynı gerçekler yok mudur herkesin ömründe? Ve sevgi tam da bu nedenle, aynı yolu yürüyor olmaktan sebep, paha biçilmezdir. Yarenlik ederiz birbirimize. Öyleyse minnettar olmalıyım yaşadıklarımdan. Ne var bembeyaz değil de biraz alacalıysa rengim? Hatta ne olmuş ben değil de başkası karıştırmışsa siyahlığı içime? Yaşamak bu, yaşıyorum işte. Daha ne?

Bir çocuk parkının yanında olduğunu fark edip parktaki banklardan birine oturdu. Oturur oturmaz ne kadar da yorulmuşum diye geçirdi içinden. Ardından, az önce kendini saran hissiyatı anlamaya çalıştı. Nasıl olmuştu da hem bu denli aciz hem de aynı ölçüde kudretli hissedebilmişti? “Belki de sadece nehre bırakmak gerekiyordur kendini. Bazen taşlara çarpmak, bazen toprakla karışmak, bazen kıvrılıp yeni mecralara akmak gerekiyordur. Kim bilebilir ne zaman buhar olup kuruyacağını? Öyleyse yaşamak gerekiyordur” Üşümeye başladı. Güneş’in bir ucu ufka değmişti. Artık eve dönsem iyi olur diye düşündü ve ayağa kalkıp yola koyuldu. İlk adımlarını atarken derin bir iç çekti. “Olsun, ben inanıyorum; belki sonraları sevemedin beni ama bir ara sevmiştin. Olsun, sen de hak ediyorsun sevdiğinle olmayı. Güzeldi yaşadıklarım, hayattı. İnanıyorum, sen de istemezdin böyle olsun. Ama istemediğimiz şeyler yapmak zorunda kalırız bazen, değil mi? O yüzden, şayet aklına gelirsem sen de tebessümle an beni, bilmesen de, benim seni andığım gibi

Ayaz çıkmış, şakakları buz kesmişti. Yine de hafiflediğini hissediyordu. Eve doğru yürürken etrafına bakınıyor, seyrek de olsa yanından geçip giden insanları görüyordu. Yola baktığında evden epey uzaklaştığını fark etti. Hangi ara bu kadar yol yürümüş, vakit nasıl bu denli çabuk geçmişti? Belli belirsiz bir tebessüm göründü dudaklarının bir ucunda; her zamanki şeyler işte, dedi.



Fatih Aziz Ünal
Forumda başlıklara cevap yazabilmek için kayıtlı ve giriş yapmış olmalısınız.
Cevapla
Paylaş:

  • Benzer Konular

Beldemize daha yakın olmak ve daha gelişmiş bir tecrübe için uygulamamızı kurun; herhangi bir uygulamadan çok daha hafif ve güvenli. Şimdi değilYükle