Nitelik ve Nicelik doğru mu?

 51 mesaj
 12870
1
"Türkçe bir kuş dili olmadığı için bir Türk dili yok, koskoca bir Türk lisanı vardır!"
Cevapla
Kullanıcı avatarı
#1 ·
Mesajlar: 1723
Kayıt: 11 Haz 2020, 16.22
Ad Soyad: Halil ESEN
Cinsiyet: Bay
Konum: Bursa
Profil: Doğrulandı
X (namıdiğer Twitter): halilsncom
Beğendi : 806
Beğenildi : 768
Bu çok yaygın bir hata. Peyami Safa Bey'in yazılarından öğrendiğim ve kendim de tatbik edip tahlillerde bulunduğum bu iki kelime hakkında malumat vermek istiyorum.

nite, eski Türkçede "nasıl" demektir.

"Gönül nite dolana maşukun bulmayınca / Kimse aşık mı olur gönülsüz kalmayınca" Yunus Emre

nite-lik kelimesini kullanmak ile nasıllık demek aynı şeydir ve görüldüğü üzere hezeyandır. Bu kelime eskiden kullandığımız keyfiyet yerine türetilmiştir.

Nice kelimesini Türkçemizde hala ve çokça kullanırız. Nice senelere, nicesin gibi gibi altı yedi tane ayrı manaya sahiptir. hal, dahası çokluk ifade eder.

Nicelik kelimesinin manasına TDK tarafından bakarsak "Bir şeyin sayılabilen, ölçülebilen veya azalıp çoğalabilen durumu"dur.

Bunu da eskiden kullandığımız kemiyet yerine türetmişler. Miktar, sayı manasında kullanılır.
Beldemize daha yakın olmak ve daha gelişmiş bir tecrübe için uygulamamızı kurun; herhangi bir uygulamadan çok daha hafif ve güvenli. Şimdi değilYükle
#2 ·
Mesajlar: 96
Kayıt: 04 Ara 2020, 22.53
Ad Soyad: Vesair Vesaire
Cinsiyet: Bay
Konum: Vesaire
Profil: Doğrulanmadı
Beğendi : 98
Beğenildi : 74
Nite kelimesini anlamak için "nitekim-netekim" kelimesine de bakılabilir. "Aslında, gerçekten" gibi bir şeyin nasıl olduğu ile alakalı bir ifadedir.
Nice kelimesi de "çok" manasının karşılığı olarak yer bulmuştur lisanımızda umumiyetle.
Keyfiyet ve kemmiyet-kemiyet kelimelerini tıraşlayınca onların yerine bu gibi kelimeler geldi ve daha sonra bunlara getirilen eklerle "uydurukça"mız tabiri caizse daha da zenginleşti(!) "Nitel" ve "Nicel"den bahsetmekteyim. Türkçede böyle zarftan sıfat yapan bir "L", "l" eki olmadığı halde bunu böyle arz etmekte bir beis görmediler. Bir kültürü yok etmenin en tesirli yolunu buldular ve silahlarını daima o tarafa doğru tuttular. Lisanımıza sahip çıkıp bu gibi yanlışlardan seri şekilde el etek çekmemiz gerekmekte.
Kullanıcı avatarı
#3 ·
Mesajlar: 1723
Kayıt: 11 Haz 2020, 16.22
Ad Soyad: Halil ESEN
Cinsiyet: Bay
Konum: Bursa
Profil: Doğrulandı
X (namıdiğer Twitter): halilsncom
Beğendi : 806
Beğenildi : 768
Evet, doğru söylüyorsunuz; nitekim veya niteki, "nasıl ki" manasında da kullanılır. Ondan da bahsedecektim, unuttum. Peyami Bey'in çok sevdiğim bir sözü vardır:

“Bir milleti yok etmek isterseniz askerî istilâya lüzum yoktur. Ona tarihini unutturmak, dilini bozmak, dininden soğutmak ve dolayısıyla mânevî değerlerini, ahlâkını soysuzlaştırmak kâfîdir.”

Aslında baktığımızda lisan bozulunca, din de gitti, tarih de gitti.
#4 ·
Mesajlar: 28
Kayıt: 06 Ara 2020, 04.19
Ad Soyad: Oğuzhan AYDIN
Cinsiyet: Bay
Konum: AYDIN
Profil: Doğrulanmadı
X (namıdiğer Twitter): obeldeweb
Beğendi : 15
Beğenildi : 12
Nitelik felsefî anlamda da yükleme anlamında kullanılır. Yani öze ilişkin olana değil de öze yüklenene yöneliktir.
Öze ilintili halde göze ya da duyuma konu olanı ifade eder.
Kullanıcı avatarı
#5 ·
Mesajlar: 1723
Kayıt: 11 Haz 2020, 16.22
Ad Soyad: Halil ESEN
Cinsiyet: Bay
Konum: Bursa
Profil: Doğrulandı
X (namıdiğer Twitter): halilsncom
Beğendi : 806
Beğenildi : 768
@Oğuzca ilk mesaja eklemeği unuttum yine, acele bir yazı oldu ama toparlayacağım. Bir de nitelik için vasıf manasını kullanıyorlar ya, ne diyeyim bilmiyorum? Vasıf ile nite-lik [(nasıl)-lık] ah... Türk gramerini ne yazık ki ben dahil tastamam bilmiyoruz. Detaylı ve sistematik bir şekilde, büyük bir akademi kurarak, dahası bunu tüm beşeri sistemlere yayarak düzeltmek mümkün.
Dikkat ettiyseniz siz de o kelimeyi uyduranların verdiği manayı kullanıyorsunuz? Ben bu sebeple sadece bir tek lügate (sözlük diyorlar ama yanlış, söz başka kelime başkadır) bakmam, daima birkaç lügate birden bakarım. @Vesaire Bey'in yaptığı gibi eski yazı pratiğimi kazanıp Kamûs-ı Türkî'ye de bakmalıyım.
#6 ·
Mesajlar: 28
Kayıt: 06 Ara 2020, 04.19
Ad Soyad: Oğuzhan AYDIN
Cinsiyet: Bay
Konum: AYDIN
Profil: Doğrulanmadı
X (namıdiğer Twitter): obeldeweb
Beğendi : 15
Beğenildi : 12
Açıkçası niteliğine yüklenen bu anlam( felsefede) sabittir, yani gerek Türk-İslam düşünce tarihinde gerek Antik Yunan ya da Alman felsefesinde. Üstelik nitelik- nicelik tartışması oldukça yer kaplayan bir konudur bu alanda ve çok büyük filozof ya da dil felsefecileri bu perspektiften ele almaktadır. Bu ele alış tarzı kesinlikle vasıf kavramıyla ilişkilendirilmez; bir yaprağın niteliklerini ya da nasıl-lığını ifade edebiliriz ama bir yaprağın vasıfları dediğimizde bu oldukça absürt olacaktır. Fakat sizin söylediğiniz daha kültürel bir çerçevede ki bu açıdan haklısınız. Dil kültürden bağımsız değildir elbette ama aynı zamanda kültürle sınırlı da değildir. Öyle olsa evrensel iletişimde bir ortaklık sağlayamayız diye düşünüyorum. Dil üzerine sistematik bir çalışma alanı kurabilmek ah ne güzel olurdu fakat ne mümkün. Çünkü ' siz de o kelimeyi uyduranların verdiğin anlamı kullanıyorsunuz' demişsiniz ki bu da herkesin uydurabileceği anlamına gelmekle kalmayıp aynı zamanda bizim de uydurduğumuza temel sağlar. Onlar kendilerince uydurur bizler de kendimizce.
Kullanıcı avatarı
#7 ·
Mesajlar: 1723
Kayıt: 11 Haz 2020, 16.22
Ad Soyad: Halil ESEN
Cinsiyet: Bay
Konum: Bursa
Profil: Doğrulandı
X (namıdiğer Twitter): halilsncom
Beğendi : 806
Beğenildi : 768
Affedersiniz siz başka bir şeyden bahsediyorsunuz. Nitelik veya keyfiyet kelimesinin felsefi manasından bahsediyorsunuz ki bu başlığın konusu gramerdir.
#8 ·
Mesajlar: 28
Kayıt: 06 Ara 2020, 04.19
Ad Soyad: Oğuzhan AYDIN
Cinsiyet: Bay
Konum: AYDIN
Profil: Doğrulanmadı
X (namıdiğer Twitter): obeldeweb
Beğendi : 15
Beğenildi : 12
Zaten ilk yorumumda 'felsefi anlamda da' diye bir giriş yapmıştım dikkat ederseniz.
#9 ·
Mesajlar: 96
Kayıt: 04 Ara 2020, 22.53
Ad Soyad: Vesair Vesaire
Cinsiyet: Bay
Konum: Vesaire
Profil: Doğrulanmadı
Beğendi : 98
Beğenildi : 74
Başlıktaki mevzu "nitelik" kelimesine yüklenen mananın doğru olup olmaması ile alakalı değil aslında, zannederim orada bir farklılık oldu. Mesele "nitel" diye bir kelimenin Türkçe ile uzaktan veya yakından alakasının bulunmaması.
Kelime uydurma hakkında ise, kelime türetme veya bir şeye kendi lisanımızda isim koyma bir uydurma faaliyeti olarak görülebilir. Fakat bu bir şeyi bir şeye uydurma şeklinde anlaşılmalı. Yani bir esasa dayanmayan, temelsiz şekilde telakki ettiğimiz uydurma değil ki zaten tenkid ettiğimiz nokta burası. Saniyen, umumun çıkardığı kelimeler ile bir müessesenin çıkardıkları arasında keskin bir fark var. Lisan canlıdır, o yüzden tepeden inme müdahaleleri sevmez. Bu sadece onu zayıflatmak olur. Yani iki tarafı aynı kefeye koymak da pek mümkün gözükmüyor.
#10 ·
Mesajlar: 28
Kayıt: 06 Ara 2020, 04.19
Ad Soyad: Oğuzhan AYDIN
Cinsiyet: Bay
Konum: AYDIN
Profil: Doğrulanmadı
X (namıdiğer Twitter): obeldeweb
Beğendi : 15
Beğenildi : 12
Lisan canlıdır diyorsunuz ama buna can veren insandır ve insan dili kurarken tamamıyla mantıksal ve sistemli bir şekilde kurmaz. O yüzden tepeden inme şeylere bir sınır koymak pek de mümkün değildir. Çünkü dili hayatın içinde kurarız, yani yaşayarak ve deneyimleyerek. İfadelere anlam yükleyen bizleriz ki hiçbir zaman bir ifade bizden bağımsız olarak varolamaz. Ayrıca uydurma derken siz de nitel kavramını da birşeye uyduruyorsunuz, hayır uydurmuyorum derseniz bunu kanıtlamanız gerekir ki dil içinde bu kanıt mümkün değildir. Kullandığınız her kavram bir nesneye ya da birşeye gönderimde bulunur yani onu işaret eder. Fakat bu işaret etmenin mantıksal zemini söz konusu değildir. Dile engel koyamazsınız, koyduğunuz miras anlamında bir sınır olabilir ancak. Öz- Türkçe'ye uygunluk olarak değerlendirebilirsiniz yalnızca. Fakat onun dışında dilin ya da bir kelimenin güçlü güçsüz ya da doğru yanlış olduğunu söyleyemezsiniz. Söz gelimi bir elmayı kesmenin değişmez bir doğruluğu yoktur. Sizler başka bir biçimde kesersiniz başkaları da başka bir biçimde. Fakat siz sadece kendi elma kesme şeklinizi doğru diye iddia ederseniz bu anlamsız olacaktır. Çünkü bunun doğa yasası şeklinde bir ölçütü yoktur. Bunlar insan edimleri olup yaşamın içinden çıkmış ve değişebilen şeylerdir. Bunu yalnızca formel bilimler ( matematik- mantık) yapabilir. Dolayısıyla buradaki nitel kavramı yalnızca miras anlamında bir değerlendirme ile sınırlıdır.
Kullanıcı avatarı
#11 ·
Mesajlar: 1723
Kayıt: 11 Haz 2020, 16.22
Ad Soyad: Halil ESEN
Cinsiyet: Bay
Konum: Bursa
Profil: Doğrulandı
X (namıdiğer Twitter): halilsncom
Beğendi : 806
Beğenildi : 768
Eğer kaideler (kurallar) olmaz ise dilden bahsediyor oluruz, kuşların cıvıltısının veya kedilerin miyavlamasının bir kaidesi yoktur, fakat dildir. Onlar birbiri arasında anlaşır. Emojiler dildir. Lakin lisan, kaideleri, kelimeleri, bir cemiyete has nüansları olan bir şeydir. Eskiden, hatta çok eskiden Türkçe gramerinin olmadığını mı sanıyorsunuz? Uydurulan, türetilen, diriltilen bir kelimenin yaşaması için elbette insan lazımdır, lakin o insanda var olan bir lisan şuuru vardır. Evet, birçok insan bunun farkında değildir. Lakin hiç farkında olmayan köy ahalisinde bile o şuuru hissettim. Bilmiyorlardı ama doğru konuşuyorlardır.
Mesela Cumhuriyetimizin ilk zamanlarındaki kör Öz Türkçecilik hareketi ile eski Türkçede kullanılan görü kelimesi manzara yerine konulmağa çalışılmış, lakin yaşamamış. Oysa ne güzel kelime olabilir hâlbuki, değil mi? Mesela hoşgörü derken kullanırız. Mesela keleci kelimesini çok severim.
Lisanın asırlarca geçirdiği bir süreç vardır ve zevk değişir. Lakin bizim kızdığımız şey onu hiçbir otorite tanımadan hiç bir gramerini, zevkini düşünmeden değiştirilmeğe çalışılmasıdır. Öyle ki kendi uydurduğu eklerle bile çelişen hatalar vardır. Mesela bazı makalelerimde bundan bahsederim, okuyup yorum yazarsanız da memnun olurum: Anımsamak Kelimesi Yanlıştır, Anlam Nedir, Mana ile Aynı Şey Midir?, Neden zarf, Sebep isimdir...
#12 ·
Mesajlar: 28
Kayıt: 06 Ara 2020, 04.19
Ad Soyad: Oğuzhan AYDIN
Cinsiyet: Bay
Konum: AYDIN
Profil: Doğrulanmadı
X (namıdiğer Twitter): obeldeweb
Beğendi : 15
Beğenildi : 12
Söylemek istediğim şey şu; evet dile kural kaide koyabilirsiniz ama bu kural doğa yasası şeklinde genel geçer bir kural olamaz. Çok eskiden Türkçe grameri vardı haklısınız ama daha eskiden Türkler bile yoktu ki Türkçe olsun. Bunlar yaşamın içinde edindiğimiz şeylerdir kısacası. Dil bir yetidir, sanırım şuur derken onu kastediyorsunuz. Hayvanların kendileri arasındaki seslere dil diyemeyiz çünkü bunu bilmiyoruz. Dil ise bile biz bilemeyiz. Bilimsel araştırmalar hayvanların içgüdü temelinde davrandığını göstermektedir. Elbette makalelerinize bakarım, ki burada söylediğim bütün açıklamalar yüzlerce kitaba, makaleye ve düşünüre dayanmaktadır zaten.
Kullanıcı avatarı
#13 ·
Mesajlar: 1723
Kayıt: 11 Haz 2020, 16.22
Ad Soyad: Halil ESEN
Cinsiyet: Bay
Konum: Bursa
Profil: Doğrulandı
X (namıdiğer Twitter): halilsncom
Beğendi : 806
Beğenildi : 768
Bir yerde aynı şeyden bahsediyoruz ama bir yerde de ayrılıyoruz galiba. Her dil uydurmadır diyorsunuz, dahası onun kanunlarını da insanlar koyar diyorsunuz. Elbette, lakin halk içinde yaşaması sadece kuraldan ibaret değildir. Jest ve mimikleri de dil sayabiliriz. Lakin lisan derken kelimeleri, harfleri şekli olan şeyden bahsediyoruz. Ağızdan çıkanları kelimelere döken şeyden. Eğer kural olmaz ise, şimdi olduğu gibi olursa, biz, şimdi olduğu gibi, geçmişimizi öğrenemeyiz. Söyler misiniz kaç gencimiz Atatürk'ün Gençliğe Hitabını, mektuplarını vs orijinalinden anlıyor. Kaç kişi Osmanlı arşivlerine, daha öncesine bakabiliyor. Bunları bize öğretiyorlar mı? Ancak birileri sadeleştirmeli ve önümüze koymalı. Lakin Allah bilir sadeleştirme adı altında neler gidiyor neler... Kaideleri bozmak, kelimeler türetmek, eskilerini kovmak basit ve sıradan bir şey değil, aynı zamanda tarihi yok etmek, geçmiş ile bağımızı koparmak demek. Ha bu çok mu lazım derseniz, 2000 yıllık tecrübemiz az mı? iki bin senelik tecrübemizi yok saymak büyük bir hafıza kaybı demek değil midir?
#14 ·
Mesajlar: 28
Kayıt: 06 Ara 2020, 04.19
Ad Soyad: Oğuzhan AYDIN
Cinsiyet: Bay
Konum: AYDIN
Profil: Doğrulanmadı
X (namıdiğer Twitter): obeldeweb
Beğendi : 15
Beğenildi : 12
Bakın siz de söylüyorsunuz tecrübe diye, kesinlikle bu bir tecrübedir. Tarihsel bir değerdir evet tabi. Fakat benim ifade ettiğim şey, dil yaşamın içinden çıkan ve sonradan söz konusu olan bir şeydir. Lisan içinde geçerlidir bu. Bir çocuğu ormana koysanız hemen Türkçe konuşmaya başlamaz söz konusu kültürel ve tarihsel bir aktarmadır. Her lisan tarihle ilgilidir zaten bağımsız düşünülemez. Bu daha çok değer anlamındadır. Mantıksal anlamda dil için zemin iddia edemeyiz, 'mantıksal' olarak kural koyamayız.Yalnızca tarihimizi korumak, değerlerimizi yaşatmak için bir takım önemli duyarlılıklar geliştirebiliriz. Meselenin bu kadar berrak olduğunu düşünüyorum.
#15 ·
Mesajlar: 96
Kayıt: 04 Ara 2020, 22.53
Ad Soyad: Vesair Vesaire
Cinsiyet: Bay
Konum: Vesaire
Profil: Doğrulanmadı
Beğendi : 98
Beğenildi : 74
Söylediklerinize maalesef katılmam mümkün değil, ötesinde yanlış olduğunu da düşünüyorum. Lisana öyle bir pay biçtiniz ki, istemeden onu tamamen toplum-cemiyetten soyutlamış oldunuz hem bize bağlı hem bizden müstakil gelişir der gibi.
Bundan binlerce sene evvel yaşayan Türklerin de farklı milletlerin de lisanlarında şu an gramer dediğimiz kaideler var. Kimse keyfine göre hareket edemiyor. "Nitel" kelimesi asla ve asla Türkçeye uymamaktadır. Çünkü Türkçede böyle bir "L" eki mevcut değil.
Bu Roma imparatoru Tiberius devrinde bile gösterilen bir tavırdır. Senatoda beyanat verirken uydurma bir kelime kullanmasına Marcellus sözünü keserek karşı çıkmış ve nihayetinde onun keyfi bir şekilde Roma lisanına kelime sokmasına müsaade etmemiştir.
Bizim hayatın içinde konuşarak tabii bir şekilde lisanı geliştirmemizi tepeden inme ve kural dışı bir zihniyet ile eş tutma gayreti görmekteyim. Bu da son derece yanlış bir tavır. Bir masanın başına geçip şu kelimeyi silip yerine bunu koyacağız demenin kimsenin tekelinde olmadığını düşünüyorum.
#16 ·
Mesajlar: 28
Kayıt: 06 Ara 2020, 04.19
Ad Soyad: Oğuzhan AYDIN
Cinsiyet: Bay
Konum: AYDIN
Profil: Doğrulanmadı
X (namıdiğer Twitter): obeldeweb
Beğendi : 15
Beğenildi : 12
Tekelinde olmadığını mı? TDK kendi başına bir tekel siz farkında mısınız bilmiyorum, herkes sizin kadar duyarlı değil maalesef. Ayrıca Türkçe'yi ilk olarak Arapça' dan ayırmakla başlayalım derim. Çünkü İslam öncesi Türkçe' si Öz Türkçe'dir. Ama bu lisanları inanç anlamında birleştirmek isterseniz, asıl bu son derece yanlış bir tavır olur. Ben hakikatin ne olduğu üzerine duruyorum, siz ise doğru yanlış diye hüküm veriyorsunuz. Mesele zihniyet değil mesele sadece uzlaşma ki siz böyle davranmıyorsunuz. Türkler yokken diyorum gramer diyorsunuz. Ben kural kaide yok derken genelgeçer bir kural koyamazsınız bu kural yalnızca kültürel ve tarihsel olur diyorum ama siz bunu anlamak yerine benim zihniyetim hakkında hüküm veriyorsunuz bunu anlamış değilim. Söylediğim herşeye örnekler vermeye çalıştım ki bunların üzerine düşünelim ve uzlaşalım diye. Fakat siz bir anda beni kendi tarihine ve diline sırt çevirmiş biri olarak konumlandırdınız. Tavrımın yanlış ya da doğru olması değil de karşılıklı diyalektik kurmak önemliydi benim için ama pek olmadı. Hayatın ne göstereceğini belli olmaz o yüzden siz de bazı tavırlarınızda bu kadar keskin olmayın derim üstelik bu kadar yolun başındayken. Size şunu soruyorum, birinin elma meyvesine çıkıp da elma ismini vermesindeki mantığı ya da kuralı bana açıklayabilir misiniz? Ben sizden bunu bekliyorum ama siz kalkıp tavrımın doğruluğunu sorguluyorsunuz. Ki tavır sorgulamanın da bir kuralı kaidesi olsa gerek.
#17 ·
Mesajlar: 96
Kayıt: 04 Ara 2020, 22.53
Ad Soyad: Vesair Vesaire
Cinsiyet: Bay
Konum: Vesaire
Profil: Doğrulanmadı
Beğendi : 98
Beğenildi : 74
Bu kadar alınganlık göstermenizi anlayamadım Sizin fikrinizin yanlış olduğunu düşündüğümü söyleme hürriyetine sahip olduğumu düşünüyorum nasıl ki siz de aynısını yapıp cevap veriyorsanız.
TDK hakkında konuşmuyorduk, ki benim verdiğim misalin sadece TDK hakkında olmadığını da görebilirsiniz. Masa başında kelime silenler derken sizi de kastetmedim.
Öz Türkçe diye bir mefhumdan bahsetmek mümkün değil tam olarak. En geri gidebildiğimiz Türkçeden bahsetmek mümkün. Türkçeyi Arapçadan ayırmak gibi yanlış bir faaliyete girişildi ve sıkıntılarını çekiyoruz. Bir lisan başka lisandan kelime almakla mı yabancılaşır ? İngilizcenin en geriye gidilebilen hali kendisinin yüzde 10'unu belki oluşturmaz. Neredeyse yarısı Fransızca, gerisi Latince ve Germen-Kelt, Arap kökenli kelimelerden müteşekkildir. Şimdi biri sizinle İngilizce konuşurken kelimelere bakarak "hayır sen Fransızca konuştun" mu diyoruz ?
Arapçayı misal veriyorsunuz, keza Arapça Yunancadan, İbraniceden birçok kelime almıştır. Bu kelimenin kökü farklı diye metni Arapça olmaktan çıkarmaz.
Elma sualinize gelirsem, evet tamamen bir mantık ile yapılmıştır. O zamanki Türkler bu meyveye lisanlarına uyan kelimeyi vermişlerdir. Uyan şekli de "alma" veya "almıla"dır. Yani lisandaki her kelime bir mantık ve kaide ile kurulur.
Kullanıcı avatarı
#18 ·
Mesajlar: 1723
Kayıt: 11 Haz 2020, 16.22
Ad Soyad: Halil ESEN
Cinsiyet: Bay
Konum: Bursa
Profil: Doğrulandı
X (namıdiğer Twitter): halilsncom
Beğendi : 806
Beğenildi : 768
Hiçbir lisan saf olamaz. Hele bizim gibi tarih kökünde göçebe bir milletin lisanı asla saf kalamaz. Almanca, Fransız ve İngilizcede müşterek kelimeleri tayin etmeğe kalkışsak altından çıkamayız belki. Lakin bizim Avrupadan ayıran noktamız onların genelde Latinceden türemiş olmasıdır, bizim ise Arapçadan oluşmamız söz konusu değildir. Çünkü Arapça veya Farsça, eklemeli değil, İngilizce gibi çekmeli bir lisandır. Türkçedeki Arapça kelimeleri kovmak demek, Türkiye Cumhuriyeti Devleti diyememek demek. Kaldı ki Türkçenin zenginliği kelimelerinde değil, ifade tarzındaki zenginliktedir. Mesela hal kelimesi Arapçadır, fakat biz onu Arapçada, hatta o kelimenin bulunduğu diğer tüm lisanlarda olmayan manalarda kullanırız. O Kelimeleri Türkçe kendi hamurunda yoğurarak zenginleştirmiştir. TDK diyorsunuz, zaten onun vasıtasıyla lisanımızı fakirleştirdiler. Sırf arapçadır diye lisan kelimesini kovmaz ve iki farklı mefhumu da dil ile ifade etmek gibi. Türkçede tüm yabancı kelimeleri kovmak demek, kablo, internet, makine, kalem, felsefe, fark, maalesef, tavır, kültür, tarih, diyalektik vs. vs. yazmağa kalksam ne zihnim yeter ne bu yazı.
Benim babaannem alma derdi. Bazı kelimeler zamanla değişebiliyor ve bu tabii sayılıyor. Mesela merdiven ve bedava kelimeleri gibi. Lakin Türkçe eklemeli bir lisandır. Mesela öğrenmenin kökü ö'dür. manası vardır. sırasıyla ö-g-r... Çok eski Türkçeden bahsedeceksek vaziyet şimdikinden çok başkadır. Her eklin ve harfin manası vardır.
Hem biz burada Arapça Farsça Fransızca Latince dolu bir Türkçe savunmuyoruz ki, doğru kelimeleri kullanan, tarihle bağını koparmayan, her şeyi bilen bir Türkçeyi savunuyoruz. Neden aklınız hemen İslam'a gitti, anlamadım. Evet, İslamiyet ile münasebetimiz ondan ve Kitabımızın lisanının Arapça olması bizim onunla sık bir şekilde ilişkiye sokmuştur, doğru, lakin buradaki niyetimizin sadece o olmadığını söylemek isterim. Az evvel bahsettiğim gibi doğru Türkçe, kelime türetilmesi lazım gelirse de bu tarihi tecrübelerimizin bıraktığı ve yabancı olmayan bir Türkçe ile olmalı.
#19 ·
Mesajlar: 28
Kayıt: 06 Ara 2020, 04.19
Ad Soyad: Oğuzhan AYDIN
Cinsiyet: Bay
Konum: AYDIN
Profil: Doğrulanmadı
X (namıdiğer Twitter): obeldeweb
Beğendi : 15
Beğenildi : 12
Lisans uyma diye birşey olduğunu düşünmüyorum öyle olsa hepimiz bir lisanı konuşuyor olarak doğmuş olurduk. Lisan öğrenilir, bu durumu kullanım açısından değerlendirin derim. Sizin mantık dediğiniz pratik açıdan bir şey. Yani kullanımın kolay oluşu ve o milletin kullandığı lisana uyuşu gibi. Fakat bir yerlerde elma kavramı keşfedilmeyi bekleyen birşey değildir. Mesela yerçekimi öyledir biz olmasak da yerçekimi söz konusudur. Ama elma kavramı biz yaşayan insanların bir ürünüdür söylediğim bu kadar açık. Alınamamın sebebine gelince, işi şahsa çeviriyorsunuz. Ben sizin tavrınızın doğru yanlış olduğunu sorgulamam ki haddime de değil. Burada önemli olan fikirlerimiz üzerine durup uzlaşabilmek. Kural kaide dediğiniz yer çekimi yasası gibi bir şey mi ? Dil üzerine kuralları koyan insanlar değil mi? Peki yer çekimi yasasını da insan mı koydu? Hayır tabi.Söylemek istediğim yalnızca bu. Açık temiz ve saf. Şahsa yönelmeye, hüküm vermeye gerek yok.
#20 ·
Mesajlar: 28
Kayıt: 06 Ara 2020, 04.19
Ad Soyad: Oğuzhan AYDIN
Cinsiyet: Bay
Konum: AYDIN
Profil: Doğrulanmadı
X (namıdiğer Twitter): obeldeweb
Beğendi : 15
Beğenildi : 12
Hemen İslam'a gitmenin sebebi şu; hani diyorsunuz Öz Türkçe diye, Türkçe hem kültürel olarak hem de lisan olarak ilkin Arap-çanın baskısı altında kalmıştır. Ki tarih kitapları Türkler'e yönelik bu baskıyı açıkça belirtir. Madem lisanımızı ve değerlerimizi koruyacağız ilk olandan başlamak asıl değil midir sizler söyleyin.
#21 ·
Mesajlar: 28
Kayıt: 06 Ara 2020, 04.19
Ad Soyad: Oğuzhan AYDIN
Cinsiyet: Bay
Konum: AYDIN
Profil: Doğrulanmadı
X (namıdiğer Twitter): obeldeweb
Beğendi : 15
Beğenildi : 12
Bakın arkadaşlar, kelimeleri doğru kullanmak dediğimiz şey, bir lisanın kurallarını ve tarihsel bağlarını ifade etmektedir. Bende size diyorum ki bu lisanın bu kuralları mantıksal açıdan konumlandırılamaz. Fayda olur, pratik açıdan kolaylık olur, daha önce kullanılan lisana bağlılık açısından olur. Ama bir matematik önermesi gibi kesinkes doğruluk içermez. Ki doğru olup olmadığı sadece o lisana uyup uymamasıyla alakalıdır. Şu kullanım doğru demek yanlıştır. Şu kullanım Türkçe'ye göre uygundur demek doğrudur.
#22 ·
Mesajlar: 96
Kayıt: 04 Ara 2020, 22.53
Ad Soyad: Vesair Vesaire
Cinsiyet: Bay
Konum: Vesaire
Profil: Doğrulanmadı
Beğendi : 98
Beğenildi : 74
En sondan başa doğru ilerleyerek cevap vermek istiyorum.
Zaten Türkçeye uygundur gibi bir ifade kullandım, kullandık. Bu yüzden orada zannederim gözünüzden kaçan bir şey oldu.
İnsan dediğimiz varlık zaten tarihle-hafıza ile var olur. Şahsi tarihiniz doğduğunuz an başladı demektir. Toplumun hafızası da kelimelerdir. Herkesin aynı lisanı konuşmaması birbirlerinden farklı coğrafyalarda yaşamalarından kaynaklanıyor. Nesil atladıkça lisanın değişmesi de gayet tabii oluyor. Tabiattaki yasalar ile lisan kaidelerini mukayese edip işte bakın bu kadar net söyleyemiyoruz ifadeniz ne yazık ki birbirlerini karşılamıyor tabiri caizse elma ile armudu kıyaslıyorsunuz.
Benim Tiberius'tan verdiğim misale tekrar göz atarsanız bunun sadece pratiklik olmadığını görebilirsiniz. Lisan gelişiyor fakat hep kendi tabiatı içinde gelişiyor. O güne kadar taşıdığı kaidelere göre elmayı gördüğünde "alma" diyor.
Türkçe Arapçanın veya Farsçanın baskısı altında kalmamış, onu aşmıştır. Kelimeye verdiği manaları diğer iki lisanda göremediğimiz birçok kelime vardır. Yani hüviyetini muhafaza etmiştir. Yine aynı noktaya geliyoruz, siz gidip İngilizceden Fransızca kökenlileri atalım diyemezsiniz, böyle bir şey akli de değildir.
Tavrınızı İslam ve Arapçaya yöneltmenizden ideolojik olarak tanımlamak gayet mümkün oldu. Lütfen diğer lisanlar nasıl gelişmiş ne kadar kelime almışlar başka lisanları inceleyin. Sadece akli birtakım ifadelerle meseleyi tenkid etmek sağlıklı değil.
#23 ·
Mesajlar: 28
Kayıt: 06 Ara 2020, 04.19
Ad Soyad: Oğuzhan AYDIN
Cinsiyet: Bay
Konum: AYDIN
Profil: Doğrulanmadı
X (namıdiğer Twitter): obeldeweb
Beğendi : 15
Beğenildi : 12
Elma ile armudu kıyaslamak diyorsunuz da dilin bir mantığı olduğunu siz iddia ettiniz. Ben en başında bunlar yaşamın içinden çıkan şeyler dedim siz bence ona bakın bir. Şimdi de akli tenkid sağlıklı değil diyorsunuz en başında söylediğim de bu dili mantıksal ya da rasyonel zeminde olarak göremezsiniz. Kültür ve tarihle yani kullanımla alakalı dedim. Kaideler yaşamın içinden çıkmış diyorum siz onu da kabul etmiyorsunuz. Kimse lisan kaideleriyle doğmaz bunu 'öğreniriz'. İlk Türkler bile sesleri dinlemiş denemiş öğrenmiştir ve ona göre kendilerince kural kaide koymuşlardır. Benim bir ideolojim yok ayrıca ve ideoloji insanın kendine vurduğu bir zincirdir ki ideolojim olsa bile bunu kavrayabilmek için beni dinleyeceğini sanmıyorum ki öyle yaptınız. Tarihim var kültürüm var değerlerim var ama bir ideolojim yok yalnızca hakikat önemli benim için. Verdiğiniz isimler her daim hakikati gözeten insanlar olmuşlardır. Şahsa yönelmeyin dedikçe diretiyorsunuz, zorlamamanızı diliyorum. Diğer lisanlara da bakıyorum ki bu benim çalışma alanım zaten. Bunun üzerine okuyor ve öğreniyorum.
#24 ·
Mesajlar: 96
Kayıt: 04 Ara 2020, 22.53
Ad Soyad: Vesair Vesaire
Cinsiyet: Bay
Konum: Vesaire
Profil: Doğrulanmadı
Beğendi : 98
Beğenildi : 74
Bakın, şahsi cevap verdiğiniz halde size o şekilde verilmesine karşı çıkmanızı anlamak mümkün değil.
"Türkler bile sesleri dinlemiş denemiş öğrenmiştir ve ona göre kendilerince kural kaide koymuşlardır."
Lütfen bu cümlenizi düşünerek tekrar okuyun, bir kaide olduğunu görmeniz mümkün olur. Buradan lisanın mantığı olup olmadığını kendiniz söyleyip söylemediğinizi de görürsünüz diye umut ediyorum.
İdeolojinizin olmadığını söyleyip mevzuyu İslam ve Arapça zeminine çekmeniz birbirini nakzeden şeyler. Mevzu lisanın gelişmesi iken Arapça karşıtlığı yapmak ideolojik bir tavır oluyor ister kabul edin ister etmeyin.
Eğer lisanlar ile ilgili çalışıyorsanız İngilizlere Fransızca kelimeleri atmalarını söylediğinizde verdikleri cevapları da çalışmalarınıza katarsınız.
Lütfen ilmi ve mantıki iddialar ortaya atın. Lisanların kelime almalarını yanlış görmenin nasıl bir tavır olduğunu "dilbilim" ile uğraşanlara sorabilirsiniz. Eğer böyle yaparsanız elinizde lisan kalmaz dediklerini de görmüş olursunuz.
Kullanıcı avatarı
#25 ·
Mesajlar: 1723
Kayıt: 11 Haz 2020, 16.22
Ad Soyad: Halil ESEN
Cinsiyet: Bay
Konum: Bursa
Profil: Doğrulandı
X (namıdiğer Twitter): halilsncom
Beğendi : 806
Beğenildi : 768
Oğuzhan Bey anladığım kadarıyla siz bizim lisan kaideleri yani gramer dediğimiz şeye karşı çıkıyorsunuz. Mesela ben yazılarımda da -im ekinin isme gelemeyeceğini bunun fiili isim yaptığını söylemem size göre yanlış. Lisan halktır, halkın konuştuğu lisandır. Lakin halkın arasında sadece Türkler yok, ermenisi de Rum'u da Arap'ı da, Kürt'ü de, Laz'ı da ve sair pek çok millet var. Bu bizim inkar edemeyeceğimiz bir şey. Eğer halk öyle diyor diye ve Arapça kelimeler atılmalıdır diye bakarsak Öz Türkçeci hareketinde yaptıkları gibi bin senedir bizimle yaşayan ve artık Türkçeye mal olmuş mesela kelimesini atıp, kaynaklara göre, ermenice olan örneğin kelimesini kullanmak gibi olur. Beni çok etkilediği için bu misali çok veriyorum. Bizden öncekiler veya biz Türkçenin esasını belirleyen kaideler koydu, lakin bunu yaparken de elbette çoğu Türk olan ve Türkçe konuşan halklarına baktılar. Eski devirde Arapça veya Farsçadan etkilenilmiş olması Türk gramerinin öğrenilmediği manasına gelmez ki ben eski yazıda birçok Türkçe öğreten kitaba denk geldim. Sizi ve ne demek istediğinizi anlıyorum, lakin sizin de anladığınızı düşünüyorum.
Forumda başlıklara cevap yazabilmek için kayıtlı ve giriş yapmış olmalısınız.
Cevapla
Paylaş:

  • Benzer Konular