Cevapla
Kullanıcı avatarı
#1 ·
Mesajlar: 1727
Kayıt: 11 Haz 2020, 16.22
Ad Soyad: Halil ESEN
Cinsiyet: Bay
Konum: Bursa
Profil: Doğrulandı
X (namıdiğer Twitter): halilsncom
Beğendi : 810
Beğenildi : 773
Yazdıklarınızda kendinizie en çok hangi edebi akıma (cereyana) ait hissediyorsunuz ve sizi böyle düşündüren şey nedir? Eserlerinizdeki hangi vasıf size bunu yaptırıyor, hususi olarak mı yapıyorsunuz, yoksa farkında olmadan mı?
Beldemize daha yakın olmak ve daha gelişmiş bir tecrübe için uygulamamızı kurun; herhangi bir uygulamadan çok daha hafif ve güvenli. Şimdi değilYükle
#2 ·
Mesajlar: 6
Kayıt: 12 Ağu 2020, 23.00
Ad Soyad: Mustafa ÜNAL
Cinsiyet: Bay
Konum: İzmir
Profil: Doğrulanmadı
Beğenildi : 1
Dadaizm aslında Dadaizm'inde bir farklı versiyonu. Herkes kendi üslubunu belirlemelidir, sınırları çizilmiş herhangi bir akıma uyulmamalıdır bana göre. Kendi konusunu, kendi anlatım yöntemini belirlemelidir. Herkes kendi akımının öncüsü olmalıdır.
#3 ·
Mesajlar: 152
Kayıt: 16 Mar 2021, 22.32
Ad Soyad: Fatih Aziz Ünal
Cinsiyet: Bay
Konum: Nevşehir
Profil: Doğrulanmadı
Beğendi : 98
Beğenildi : 169
Açıkçası, sorunuzu bir hayli ilginç buldum Halil Bey. Çünkü gördüğüm ve okuduğum kadarıyla şairler yahut yazar kahir ekseriyetle kendilerini herhangi bir akıma mensup görmüyorlar. Ancak, aynı sizin sorduğunuz gibi, bir röportaj esnasında ya da söyleşide kendilerine sorulduğunda buna o an tekrar düşünerek cevap veriyorlar. Zaten çoğu kez edebiyatçıları akımlar halinde tasnif edenler edebiyat tarihçileri oluyor ki bunu gayet tabii buluyorum. Zira tarih ilmi tasnifi zaruri kılıyor. Temsil ettikleri üsluba bir isim verenler de mevcut akımları (buna ana akım, hakim üslup vb. adlandırmalar yapılabilir) yeterli görmeyip edebiyata yeni bir bakış açısı kazandırmak isteyenler oluyor. Ayrıca şahsi kanaatime göre edebi ürün üreten bir kişinin kendini herhangi bir akıma mensup, hatta yakın dahi hissetmesi yaratıcılığını ve özgünlüğünü olumsuz etkiler. Çünkü bence aidiyet hissi her zaman, sadık kalınması gereken kaidelere dönüşme ihtimalini içinde taşır. Bu da kişinin yeterince özgür ve özgün davranamamasına sebep olur. Biz yazalım, üretelim, çabalayalım; eğer biz yetkin eserler ortaya koyarsak onları tasnif edecek birileri mutlaka olacaktır :)
Kullanıcı avatarı
#4 ·
Mesajlar: 1727
Kayıt: 11 Haz 2020, 16.22
Ad Soyad: Halil ESEN
Cinsiyet: Bay
Konum: Bursa
Profil: Doğrulandı
X (namıdiğer Twitter): halilsncom
Beğendi : 810
Beğenildi : 773
Fatih Bey yazdıklarınıza katılıyorum. Bu soruyu zannedersem zamanında forumda tartışma konusu oluşması için sormuştum. Belki soru en çok hangi akımdan etkileniyorsunuz gibi olmalıydı. Her ne kadar görüyor olmam sebebiyle umumi olarak tasnif edebilsem de az evvel dediğim gibi bir tartışma başlığı açmak istemiştim. Bundan da öte sanatçı için kendisini sorgulamasını sağlamak istemiş de olabilirim.
#5 ·
Mesajlar: 152
Kayıt: 16 Mar 2021, 22.32
Ad Soyad: Fatih Aziz Ünal
Cinsiyet: Bay
Konum: Nevşehir
Profil: Doğrulanmadı
Beğendi : 98
Beğenildi : 169
Elbette, kişinin bu mevzuyu kendi adına zaman zaman değerlendirmesi verimli olacaktır. Nitekim kişi ürünlerini özgün sanırken mevcudun tekrarı içinde de olabilir. Bu sebeple hep sorgular vaziyette yürümek faydalı olacaktır. Esasen sizi tenkit etmek maksadıyla yazmamıştım, sorunuz manasız değil. Yalnızca ilginç buldum. Yanlış anlaşılsın istemem. Hem böylece ben de konu üzerine bir kez daha düşünmüş oldum.
Kullanıcı avatarı
#6 ·
Mesajlar: 1727
Kayıt: 11 Haz 2020, 16.22
Ad Soyad: Halil ESEN
Cinsiyet: Bay
Konum: Bursa
Profil: Doğrulandı
X (namıdiğer Twitter): halilsncom
Beğendi : 810
Beğenildi : 773
Estağfurullah, menfi bir tenkit olarak algılamadım. Kendim de tenkit eden biri olarak tenkit edilmekten dolayı üzülmem ki öyle de olması gerektiğini düşünürüm. Sizin yazdığınızdan sonra ben de tuhaf bir soru olduğunu sezip üzerine durdum. Gerçekten de bir sanatçının belli bir ideolojiye veya cereyana ait olmaması gerektiği, sanatının ruhu ve aklı ile hür olması lazım gediğidir. Lakin tesir her zaman olur. Fakat bu da tek kalamaz. :)
#7 ·
Mesajlar: 152
Kayıt: 16 Mar 2021, 22.32
Ad Soyad: Fatih Aziz Ünal
Cinsiyet: Bay
Konum: Nevşehir
Profil: Doğrulanmadı
Beğendi : 98
Beğenildi : 169
Doğru,
Kalp kalbe karşıdır derler. Dertleri benzeyenlerin dilleri de benziyor bazen. Fark etmeden diğerleri için "akım" oluveriyorlar. Kaçış yok galiba :)
#8 ·
Mesajlar: 2
Kayıt: 15 Haz 2023, 13.09
Ad Soyad: uygar şeker
Cinsiyet: Bay
Konum: diyarbakır
Profil: Doğrulanmadı
X (namıdiğer Twitter): obeldecom
Marvel sinematik evreninden bir dizi var: She-Hulk. Başrol avukat hanım yeşil deve dönüşünce insanlar ona She-Hulk lakabını takmışlardı. Avukat kızımız bunu beğenmese de arkadaşı ona insanların ne demek istiyorsa öyle derler, artık bu lakabı kabullen gibi bir teselli vermişti.
İstisnalar olsa da bence bir insan bu edebiyat dairesindeyken ille de şu akıma bağlı kalacağım minvalinden şeyler düşünmez. Fakat eserlerini inceleyenler ona bir lakap takabilir. Bu lakap, kişinin hoşuna gidebilir de gitmeyebilir de.
Kullanıcı avatarı
#9 ·
Mesajlar: 1727
Kayıt: 11 Haz 2020, 16.22
Ad Soyad: Halil ESEN
Cinsiyet: Bay
Konum: Bursa
Profil: Doğrulandı
X (namıdiğer Twitter): halilsncom
Beğendi : 810
Beğenildi : 773
@uygarşeker Bey verdiğiniz misal ile bir eser meydana getirmek zannımca farklı şeyler. (Diziyi seyrettiğimde Marvel'ın öylesine yaptığı bir işi gibi geldi ve bence olmamış :D)

Dahası evet, elbette okuyucu sanatçıyı tasnif eder. Fakat burada şuurlu bir şekilde eser meydana getirirken sanatçıya sirayet eden veya kendi açısından tatbik ettiği şeyler vuku bulmuş olabilir. Dahası pek tabii ki bu, lakaptan başka, bambaşka bir şeydir.
Kullanıcı avatarı
#10 ·
Mesajlar: 61
Kayıt: 15 Tem 2023, 02.35
Ad Soyad: Çağlar Ilgın Sakaoğlu
Cinsiyet: Bay
Konum: İstanbul
Profil: Doğrulanmadı
Beğendi : 21
Beğenildi : 64
Post-modernizm. Çünkü çoklu bakış açılarının ve yazarsal manipülasyonun edebiyatı kuran bir değer olduğunu düşünüyorum. Romanımda da konu aldığım mesele esasında buydu. Post-modernizm el kitabı gibi okuyabilirsiniz bu yüzden. Yazar bir tanrıdan farksızdır. Neyi yazarsa o olur, okuyucuyu hangi yöne manipüle ederse okuyucu oraya dönme eğiliminde olur. Belki de yazmayı sevme sebebimiz temelde budur. Dediğim gibi, farklı bakış açıları, zihinsel süreçlerin berrak bir biçimde aktarılması, farklı anlatım teknikleri (bilinç akışı, leitmotif, araya giren günlükler, mektuplar ve daha fazlası) gibi etmenler, benim okurken ve yazarken en çok modern ve post-modern anlatılara yaklaşmamı sağlıyor. Bunu bir aidiyet olarak algılamanızı istemem. Ancak başka çare yok gibi geliyor bana. Gerçekliği olduğu gibi aktarmak gibi realist bir çaba içerisinde değilim. Çünkü hepimiz dünyayı farklı algılıyoruz. Hepimiz, dünyayı kendi renk filtreleri ile algılayan renk körleri gibiyiz. Bu da deneyimlerin manipüle edilmeye açık hale gelmesine sebep oluyor ve yazarı ve anlatıcıyı romanın aracı değil amacı haline getiriyor. Bu, tarih yazımında da benzer bir şekilde karşımıza çıkar. Ancak mevzu edebiyat olduğu için tekrardan belirteyim, hem yazarken hem okurken post-modern anlatılar çok daha çekici gözüküyor.
Kullanıcı avatarı
#11 ·
Mesajlar: 34
Kayıt: 22 Ağu 2020, 15.34
Ad Soyad: Gizem Çetin
Cinsiyet: Bayan
Konum: Konya
Profil: Doğrulanmadı
Beğendi : 21
Beğenildi : 22
Direkt langır lungur yazıyorum ben. Pek bir edebi akıma ait hissetmiyorum. Eğer bir gün yazdıklarım eleştirmenlerce irdelenecek kadar kıymetlenirse, onlar hangi akım olduğunu tayin etsinler.
Forumda başlıklara cevap yazabilmek için kayıtlı ve giriş yapmış olmalısınız.
Cevapla
Paylaş:

  • Benzer Konular