İstanbul - Mahmut Sami ŞEN

mahmudi

Ağlamamak elde değil senin haline.
Her yerin dolmuş beton binalar ile.

Sen ki peygamberin övdüğü şehirdin.
Sen ki Fatih'in rüyalarını süsleyen bir şehirdin.

Dağın taşın altın idi bir zamanlar senin.
Şimdi herkes kaçıyor gri halinden senin.

Sen ki şair Nedimin Şehr-i İstanbuluydun
Sen ki Yahya Kemalin tepeden baktığı İstanbuldun

Şimdi kirletiyorlar pak cemalini senin.
Üzülmemek elde değil bu haline senin.

Sen ki üzerinden nice medeniyetlerin geçtiği bir şehirdin.
Sen ki başkentiydin devlet-i al-i Osmaninin.

Denizlerin billur gibiydi bir zamanlar
Şimdi ise denizlerinde dolaşıyor müsilaj.

Sen ki birçok yangın geçirmiştin zaman içinde.
Güzelliğinden zerre eksilmemişti.

Nice ormanlar vardı senin üzerinde.
Birçoğunu yok ettiler kalanı can çekişmede.

Sen ki birçok deprem geçirdin zaman içinde.
Sen ki buna rağmen yıkılmamıştın.

Üzülme İstanbul ,kıymetini bilecekler senin.
Lakin o zaman iş işten geçmiş olacak.

Mahmut Sami ŞEN

cilginsakaoglu

Şiirdeki toplumcu havayı sevdim ve İstanbul hakkında farklı düşünmüyorum. Yalnız kafiye düzeni aa bb diye giderken birden öyle gitmemeye başlayınca biraz hayal kırıklığına uğradım. Bir de aa bb diye gittiği yerlerde de kafiyeyi aynı kelimeyle sağladığınız yerler de daha iyi yazılabilir bana kalırsa. Kaleminize sağlık

mahmudi

Tavsiyenizi çok faydalı buldum.Tavsiyeniz için çok teşekkür ederim.

DOLANINCA

Son satırına: Lakin o zaman işi işten geçmiş olacaktı herkesin, diye yazsaydınız eğer bir üst satırla kafiyesi uygun olurdu. Kafiye uydurmaya mecbur değilsiniz. Sadece kafiye severler için böyle de olabilir, diye düşündüm.

mahmudi

Yorumunuz için teşekkür ederim.Tavsiyenizi dikkate alacağım.

halilesen

Tarih bilgili panorama şiiri gibi olmuş ama bence şuna dikkat edilmelidir ki ahengi sağlama hususunda kafiyenin yeri mühim ise de tek başına çok defa pek işe yaramayabilir. Zira o mısraın her kelimesi ahenge hizmet etmelidir diye düşünüyorum.

Diğer yandan bence şiire has orijinal ifadeler kullanılmağa çalışılması çok kıymetli. Basmakalıp veya alışılmış ifadeler yerine... Mesela "üzülmemek elde değil" gibi, bu "Kahrolmamak ne mümkün düştüğün hale" gibi, gibi... Basit bir örnek oldu ama bahsi anlatabildiğimi düşünüyorum.

Bir de "Fatih'in rüyalarını süsleyen bir şehirdin" ifadesini tuhaf buldum. Çünkü sanki ona ulaşamamış gibi bir intiba da verebiliyor. Tartışılır tabii.

Kaleminize sağlık diyorum, şiiriniz daim olsun.

mahmudi

Yorumunuz için çok teşekkür ederim.Yorumuzu dikkate alacağım.