1 mesaj
 277
Cevapla
Kullanıcı avatarı
#1 ·
Mesajlar: 11
Kayıt: 02 Oca 2024, 09.20
Ad Soyad: Mustafa Ayyürek
Cinsiyet: Bay
Konum: Batman
Profil: Doğrulanmadı
X (namıdiğer Twitter): obeldecom
Beğendi : 8
Beğenildi : 5
Dünyaya gelişimizin ilk anı haykırmak, ağlamak oluyor. Yeryüzünde hiçbir insan evladı yoktur ki doğduğu zaman ağlayışındaki isyana kulaklar şahit olmasın. Yaşam coşkusu devam eden herkesin en belirgin ortak yönlerinden biri de işte budur.

İnsan nüfusunun yüzde bilmem kaçlık kesiminin isyanı dengesiz dağılan finansal sisteme kalan yüzde daha aşağı bilmem kaçlık kesimin isyanı ise kaptığı büyük lokmanın neden kocaman olmayışınadır. İpek elbiseler içerisinde alanında en iyi doktorların bulunduğu lüks hastanede doğanlar da var balık pazarında tezgahın kenarına fırtlatılanlarda. Öyle ya da böyle doğuşumuz sancılı ve kederli bir yaşam öyküsünün ayak izlerini barındırıyor. İlerleyen asırlarda hep bir şeylerin eksikliğini yaşayarak gün alıyor, ömrümüzden yıl çalıyoruz. Yaşar Kemal’in de dediği gibi daha doğar doğmaz “Yaşama hakkı, yeme hakkı, doyma hakkı, başını sokacak bir deliği bulma hakkı, işkence edilmeme, tutsak olmama, sömürülmeme hakkı, eğlenme, dinlenme, gülebilme hakkı… Ne bileyim ben, bir sürü hak…”a sahip olarak dünyaya geldiğimizi sanırız. Oysa ki yaşımız ilerledikçe işin böyle olmadığını çoğunluğu oluşturan yüzde çok doksan küsurun azınlık olan yüzde az küsuru doyurmak için maharetle çalıştığını görüyor kahroluyoruz (Herkes bunu veya benzerini dile getirdiğinde ben de söylersem bir kayıp ya da eksiklik kalmaz, diye düşündüm). Hepimizin yüreğinde aynı endişe aynı keder var. Azınlık konumunu korumak, çoğunluk ise azınlığın sahip olduğu imkanlara kavuşmak için didinip duruyor.

Bin yıllardır gerçekleşen bu dengesizliğin önüne bir nebze bile olsa geçebilmek için ülkemizde 17 Nisan 1940 yılında Köy Enstitüleri açıldı (Belki iyiydi belki kötü bunu bilemiyorum). Vatandaşlarımızın en tabii olan okur - yazar olma hakkı için seferberlik başlatılmış ve ilkin güzel ve ciddi başarılar elde edilmişti. Rüzgarın yön değiştirmesi ile Köy Enstitüleri kapatılmış yerine başka başka okullar açılmıştı. Sanırım tepedekilerin belleğinde eğer insanımızı okur - yazar yapmayı başarırsak kötülükler, fesatlıklar, iftiralar, işkenceler ve neme lazımlık son bulacak ve hep yekun muasır medeniyetler seviyesine çıkacaktık. Bunun için en temel ve vazgeçilmez ön koşul okur - yazarlıktı ya öyle zannedildi ya da öyle gösterilmeye çalışıldı…

Bu seferberlikten sonra bizler; haykırışımız, ağlayışımız sona ersin diye gösterilen hedefe doğru hep koştuk. Kimimiz çakılıp kaldı kimimiz yolu ortasından terk etti kimimiz ise değişen dünya koşullarıyla gerçekten azınlığın bir parçası olmayı başardı. Ama öyle ama böyle gerçek anlamda hiçbir şeyi değiştiremedik. Problemler devam etti, yerlerine yenisi eklendi, yoksulluğumuz arttı, yoksun hissetmeye başladık. Gelişen yayın organları nedeniyle hiçbir zaman kanaat getirememeye başladık. Evet, bazen çıkıp bağıracak bazen çığlık atacaktık, bazen kabullenmeyecektik ve fakat ancak hep aynı noktada durup karanlığa küfür etmeye devam edecektik…

Ne mi oldu? Aynaya bak, mahzunlaşan o bakışın ardında yatan sır, sana ne olduğunu söyleyecektir.

Mustafa AYYÜREK
Forumda başlıklara cevap yazabilmek için kayıtlı ve giriş yapmış olmalısınız.
Cevapla
Paylaş:

  • Benzer Konular

Beldemize daha yakın olmak ve daha gelişmiş bir tecrübe için uygulamamızı kurun; herhangi bir uygulamadan çok daha hafif ve güvenli. Şimdi değilYükle