4 mesaj
 316
Cevapla
#1 ·
Mesajlar: 4
Kayıt: 22 Ara 2023, 11.04
Ad Soyad: Mehmet EFENDİOĞLU
Cinsiyet: Bay
Konum: Ankara
Profil: Doğrulanmadı
X (namıdiğer Twitter): obeldecom
Beğendi : 3
Beğenildi : 1
Okuduğunuz hangi yazar, hayatınızda nasıl bir etki bıraktı? Oğuz Atay sayesinde kitaplara tutunmayı öğrenmek...
Beldemize daha yakın olmak ve daha gelişmiş bir tecrübe için uygulamamızı kurun; herhangi bir uygulamadan çok daha hafif ve güvenli. Şimdi değilYükle
Kullanıcı avatarı
#2 ·
Mesajlar: 1733
Kayıt: 11 Haz 2020, 16.22
Ad Soyad: Halil ESEN
Cinsiyet: Bay
Konum: Bursa
Profil: Doğrulandı
X (namıdiğer Twitter): halilsncom
Beğendi : 816
Beğenildi : 777
Peyami Safa Bey benim Türkçe üzerine eğilmemdeki kıvılcımı oluşturdu; ayrıca cümlelerindeki sağlamlığa karşı hayranlığım benim bunu prensip edinmeme vesile oldu.
Kullanıcı avatarı
#3 ·
Mesajlar: 61
Kayıt: 15 Tem 2023, 02.35
Ad Soyad: Çağlar Ilgın Sakaoğlu
Cinsiyet: Bay
Konum: İstanbul
Profil: Doğrulanmadı
Beğendi : 26
Beğenildi : 67
Yazmaya başlamadan önce en son okuduğum yazar büyük etki bırakıyor. Yazarın üslubu, sesi, karakterlerinin konumlanışı benim yazım biçimime ister istemez etki ediyor ancak yaş aldıkça bundan kurtulduğunu hissediyorum. Etkisinden kurtulmayı istemediğim yegane yazar muhtemelen Oğuz Atay. Yazmaya başlamamda, edebiyat okumayı seçmemde etkisi büyük. Çünkü Tutunamayanlar ve Tehlikeli Oyunlar sayesinde metinler arası bağlantılar ve edebiyatın okuyucuya sunabileceği farklı anlatım tekniklerinden haberdar oldum. Bu yüzden bu soruya cevabım, Oğuz Atay başta olmak üzere okuduğum tüm yazarlar olacak.

2 dk 2 sn sonrasında otomatik birleştirildi:
@halilesen ,peyami safa'nın hikâye anlatma biçimine hayran kalmamak bence de elde değil. Çok büyük yazar gerçekten. Bir karakterin başka bir karakterin yalanını yakaladığı sahneleri çok iyi kullanıyor. Kendisinde dili kullanma ve anlatı oluşturma becerisinin yanında bu belli sahneyi kullanma becerisine hayranım.
#4 ·
Mesajlar: 102
Kayıt: 03 Ara 2023, 18.45
Ad Soyad: Şule Topuz
Cinsiyet: Bayan
Konum: Adana
Profil: Doğrulanmadı
X (namıdiğer Twitter): obeldecom
Beğendi : 102
Beğenildi : 39
Ateşin Tin Çözümlemesi'nde hem yazarın hem de çevirmenin birer cümleleri bulunduğum yerde kalakalmama sebep oldu. Yazar, Bachelard, demiş ki, okurlar bu kitabı okuyunca bir şey öğrenmiş olmayacaklar... Uzun uzun düşündüm bu cümle üzerine... Biz... Niye okuruz ki... Eskiler... Niye okurdu?

Çevirmeni, Nail Bezel de şöyle demiş: Kitabın adı, aslında bir ironi içeriyor, Ateşin Tin Çözümlemesi... Bir şeyin tin çözümlemesini yapabilmeniz için önce o şeyin bir tininin olması lazım... Bildiğiniz gibi ateşin de bir tini yok!

Kitabın içinden bir cümle çok çekti ama eskilere götürdü beni ve bu eskiler aslında çok ilerilere yönlendirilmiş bir ok. Cümle şu: Tin Kaçtı...

Beş altı yaşlarında minimini bir çocukken annelerimizden örgü öğrenmeye çalıştığımız demlerde biz ne olduğunu anlamaz ama ters giden bir şeyler olduğunu farkedip sormaya kalktığımızda örgümüzü eline alan bir büyüğümüz hemen farkeder, tin kaçmış der, ya da zor bir model kurarlarken tin kaçtı derler...

Yıldırım düşmüş bir ağacın yanışını anlatırken söylemiş bu tin kaçtı imgelemini yazar, bunu okuduğumda bir yerlerden tanıdık geldiğini düşündüm ve gözümün önünde elinde örgüsü ile tin kaçtı diyen teyzem belirdi, kitapta, ağacın tininin kaçtığını söylüyor bu kitabı okuyunca bir şey öğrenmeyeceksiniz diyen değerli yazar, bir yerde benim teyzem örgü şişinden bir tin kaçırıyor.

Okumak... Benim için tam anlamıyla senkronizasyon içeriyor, hem de büyük bir sanatçı tarafından adeta özenle gözlerimize sokulup farkettirilmek, öğretilmek, artık öğretilmek istenircesine, görmezden gelmeye kalkamayacağımız bir şekilde, ustalıkla örülüp gizlenmiş, eşsiz bir senkronizasyon içeriyor.

Ayrıca Peyami Safa'nın "iyi yazı insanı elinde bir kâğıt tuttuğunu bir şeyler okuduğunu unutturur" deyişi ta ilkokuldan, yazma denemelerine başladığımdan beri hep gözümün önünde sallanan kulağımda bir küpedir.

Yine ayrıca Peyami Safa hayatın sığ derinliğini kavrama yolunda önüme çok farklı kapılar açan çok güzel bir adamdır. Kısaca izah edeyim, Gençlik Merkezimizden kitaplar alır okurum, sınırı geçecek sayıda fazla seçmişim artık gideceğim ama gözüm kitaplara doymuyor, Mithat Cemal'in Üç İstanbul'u kalınlığında yeşil bir kitap koydular önüme aman Cingöz Recai'nin yazarı, kitabın beni görülmez bağlarla çektiğini hissediyorum. Bu çekilişi resmen hissediyorum! Seneye, alıp sindire sindire okudum o kitabı ancak... İlahi Nizam ve Kâinat'la işte Cingöz Recai'nin yazarı vesilesi ile tanışmış oldum.

Kitaplar, okyanusun dibindeki ıslanmamış yerleri anlatıyorlar!
Forumda başlıklara cevap yazabilmek için kayıtlı ve giriş yapmış olmalısınız.
Cevapla
Paylaş: