Anti Sürrealizm, anlaşılabileceği üzere Sürrealizme tepki olarak ortaya konmaktadır. Sürrealizmin insanın içinde barındırdığı tüm nefsani arzuları açığa çıkarmasına, dolayısıyla tüm adiliği ile bizi biz yapan ahlak, anane ve adetlere karşı bir tehlike arz etmesine karşın Anti Sürrealizm ile amaçlanan, bastırılmış his veya hevesleri daha da bastırmak gibi bir peşin hükümden çok daha fazlasıdır; tabiidir ki bastırılmışları daha fazla bastırmak onların patlama potansiyelini ve bunun neticesinde çıkacak yıkımın büyüklüğünü arttırmaktadır. Bunun yerine yapılması geren o istenmeyen ve bu yüzden bastırılmış bulunan his veya heveslerin zayıflatılmasına yahut yok edilmesine hizmet etmektir. Anti Sürrealizmin gayesi budur.
Birçok sanat eserinde bu tarz bir niyetin mevcut olduğunu görmek mümkündür. Lakin bunlar içinde nispi bir farkındalık bulunan, kesin olmayan veya başı boş bir şekilde yapılmış eserlerdir. Bunlar ne kadar kaliteli olursa olsun bu akımda gösteremeyeceğimizin sebebi bu üflediğimiz rüzgarın dışında ve isimsiz olmasıdır. Şimdi biz burada ne yaptığımızı bilerek ve buna bir isim koyarak ve bir rüzgara kapılmak yerine, az evvel dediğim üzere bir rüzgar oluşturacağız.
Bu Anti Sürrealizm akımı yalnızca edebi eserlerde değil, sanatın mevcut bulunduğu her dalda kullanılabilmek potansiyeline sahiptir. Bu bapta oluşturacağımız eserler bir şiirden bir sinema filmine değin geniş çaplı olacaktır.
Anti Sürrealizmin çıkış noktası benim çok evvelden, kalemimin emekleme zamanlarında yazdığım bir şiire dayanmaktadır. Öyle ki bu şiir bir çocuğun kaygıyla titreyen parmaklarında tuttuğu kömürden tüm samimiyetiyle akmıştır:
Sakın kıyma bir cana
Can Hak’tan emanettir
Masumu öldüren can
Zerreden de hafiftir
Kendini sanma paşa
Paşalar da yapamaz
Canı verenden başka
Hiç kimse can alamaz
Kanma iblis sözüne
Bu yol çıkmaza varır
Kısa ömrün bedeli
Şu kara topraktadır
Halil ESEN
Zannedersem bu basit şiir işin çıkış noktasını, daha doğrusu kaynağını kati suretle göstermektedir.
İlk etapta bu fikrin altyapısını oluşturmak ve cereyanın tüm hatlarını belirlemek sonrasında bunu bir dergi çıkararak devam ettirmek düşünülmektedir.
Bu başlıkta yeni akımımız Anti Sürrealizmin tanımı ve gayesini (amacını) daha geniş çaplı tartışmağa açıyorum.
-
halilesen
Halil ESEN
Doğrulanmış
Bu profil, orijinal olup gerçek bir kimseyi temsil etmektedir. - Mesajlar: 1432
- Kayıt: 11 Haz 2020, 16.22
- Ad Soyad: Halil ESEN
- Cinsiyet: Bay
- Konum: Bursa
- Profil: Doğrulandı
- İrtibat:
Beldemize daha yakın olmak için uygulamamızı kurun; herhangi bir uygulamadan çok daha hafif ve güvenli.
Şimdi değil
-
yusuf
Seyital BAYKAL
Doğrulanmış
Bu profil, orijinal olup gerçek bir kimseyi temsil etmektedir. - Mesajlar: 203
- Kayıt: 04 Oca 2021, 13.19
- Ad Soyad: Seyital BAYKAL
- Cinsiyet: Bay
- Konum: Rize
- Profil: Doğrulandı
Güzel bir niyetle çıkmayacağımız bu yolda ben de elimden geldiğince katkı sunmak isterim Halil Bey. Lakin burada birbirimize destek olmamız çok mühim. Öncelikle çıkılan bu yolda kimlerin olacağı konusunda yola talip olan arkadaşların düşüncelerini ifade etmeleri gerekiyor. Düşüncelerini ifade eden arkadaşlarla oluşturulacak kervanla yola revan olmak ve güzel neticelere ulaşmak dileğiyle...
-
Münzevî
Fatih Aziz Ünal - Mesajlar: 136
- Kayıt: 16 Mar 2021, 22.32
- Ad Soyad: Fatih Aziz Ünal
- Cinsiyet: Bay
- Konum: Nevşehir
- Profil: Doğrulanmadı
Sürrealizm, benim bakış açımdan, uzun insanlık bilincinde "kötü" addedilenlerin bir noktada nefsanî eğilimlerin aslında insanın fiillerinde ciddi surette belirleyici olduğunu ve bu sebeple sanatta da dile gelirilmesi gerektiğini kendine düstur edinerek yola çıkıyor. Bu eğilimleri tavir ederken eğilimin insanın derinlerinde ve en ilkel halinden beslendiğini tespit edip dışsal gerçekliği içsel gerçekliği tasvir etmek maksadıyla manipüle ediyor. Bazı noktalarda nefsanîliği özendirdiği yahut normalleştirdiği iddiası temellendirilebilirse de şahsen asıl maksadın insanın kendini reddederek değil görerek ve kabul ederek gelişmesi gerektiği düşüncesi olduğu kanaatindeyim.
Ben daha ziyade bu düşüncenin kelimeler, renkler veya her türlü nesne ile cismanîleştirilmeside tercih edilen neredeyse sınırsız serbestiyi uygun bulmuyorum. Aksi halde her şey, her fiil sanatsal bir faaliyet olabilir. Ayrıca her meselenin birden fazla ifade ediliş biçimi mutlaka vardır. Sanatçının tercihen bu biçimlerden en ilkelini kullanması bana yanlış bir tercih olarak görünüyor. Bu yönüyle sürrealizmi eleştirdiğim söylenebilir.
Sizin ortaya attığınız fikri değerlendirecek olursam, gördüğüm kadarıyla yeni bir akımı savunmuyorsunuz. Şiirinizden anladığım kadarıyla siz sürrealist akımın başta eleştirdiği daha "muhafazakar", "gelenekçi" klasik sanat anlaşını tasvir ediyorsunuz. Genellikle kötüyü "usturuplu" bir dille eleştiren ve çoğu zaman onu ehilleştirmeyi öğütleyen daha net biçime sahip bir tavır. Dolayısıyla bahsettiğiniz fikirde yeni bir akıma gebe farklı bir bakış açısı göremedim. Zaten ilk gönderinizde "ahlak, anane ve adetler"den bahsetmeniz bu düşüncemi destekler nitelikte.
Eğer fikrinizde bahsettiğim özelliklerden öte, ayırdına varamadığım bir farklılık varsa detaylandırarak yapacağınız bir açıklamayı okumak isterim.
Ben daha ziyade bu düşüncenin kelimeler, renkler veya her türlü nesne ile cismanîleştirilmeside tercih edilen neredeyse sınırsız serbestiyi uygun bulmuyorum. Aksi halde her şey, her fiil sanatsal bir faaliyet olabilir. Ayrıca her meselenin birden fazla ifade ediliş biçimi mutlaka vardır. Sanatçının tercihen bu biçimlerden en ilkelini kullanması bana yanlış bir tercih olarak görünüyor. Bu yönüyle sürrealizmi eleştirdiğim söylenebilir.
Sizin ortaya attığınız fikri değerlendirecek olursam, gördüğüm kadarıyla yeni bir akımı savunmuyorsunuz. Şiirinizden anladığım kadarıyla siz sürrealist akımın başta eleştirdiği daha "muhafazakar", "gelenekçi" klasik sanat anlaşını tasvir ediyorsunuz. Genellikle kötüyü "usturuplu" bir dille eleştiren ve çoğu zaman onu ehilleştirmeyi öğütleyen daha net biçime sahip bir tavır. Dolayısıyla bahsettiğiniz fikirde yeni bir akıma gebe farklı bir bakış açısı göremedim. Zaten ilk gönderinizde "ahlak, anane ve adetler"den bahsetmeniz bu düşüncemi destekler nitelikte.
Eğer fikrinizde bahsettiğim özelliklerden öte, ayırdına varamadığım bir farklılık varsa detaylandırarak yapacağınız bir açıklamayı okumak isterim.
-
halilesen
Halil ESEN
Doğrulanmış
Bu profil, orijinal olup gerçek bir kimseyi temsil etmektedir. - Mesajlar: 1432
- Kayıt: 11 Haz 2020, 16.22
- Ad Soyad: Halil ESEN
- Cinsiyet: Bay
- Konum: Bursa
- Profil: Doğrulandı
- İrtibat:
@yusuf Bey, evet; zaten forumda Anti Sürrealist Akım alanını açmamın temel sebebi de buydu. Sadece fikir beyan etmek değil, onu hem geliştirmek ve de fikri altyapısını oluşturmak...
@Münzevî Bey, o yönden baktığımızda ben de size katılıyorum. Sürrealizmi büsbütün reddetmek imkansız, lakin onun açtığı bu hududsuz ve sizin de bir nevini ifade ettiğiniz gibi edebiyatı edepten koparak bir tavrı da var. Hikayesini buraya yazmağa haya ederim, lakin onu kuran psikoloğun hikayesini biliyor olabilirsiniz.
İnkar veya red edilemez dedim, çünkü -her ne kadar sizin de dediğiniz gibi ilkel, hatta bir çocuğun daha iyisini yazabileceği kadar kolay yönüne karşın- kendisine has bir üslup ve kavrama yahut iradesi var. Lakin onun bu vasıflarını o bastırılmışları imha ve nihayetinde cemiyetin huzurunu korumak yönünde kullanabiliriz. Bastırılmış his ve hissiyatlardan kastımı başka bir başlıkla ifade edip tartışmağa açtım. Muhafazakar ve gelenekçi ifadelerini ise kabul edebiliriz. Lakin ben bunun ötesine geçebileceğimize inanıyorum.
Dahası iyi bayramlar dilerim. Bazı imkansızlıklar sebebiyle öncesinde sizlere cevap yazamadığım için kusura bakmayın.
@Münzevî Bey, o yönden baktığımızda ben de size katılıyorum. Sürrealizmi büsbütün reddetmek imkansız, lakin onun açtığı bu hududsuz ve sizin de bir nevini ifade ettiğiniz gibi edebiyatı edepten koparak bir tavrı da var. Hikayesini buraya yazmağa haya ederim, lakin onu kuran psikoloğun hikayesini biliyor olabilirsiniz.
İnkar veya red edilemez dedim, çünkü -her ne kadar sizin de dediğiniz gibi ilkel, hatta bir çocuğun daha iyisini yazabileceği kadar kolay yönüne karşın- kendisine has bir üslup ve kavrama yahut iradesi var. Lakin onun bu vasıflarını o bastırılmışları imha ve nihayetinde cemiyetin huzurunu korumak yönünde kullanabiliriz. Bastırılmış his ve hissiyatlardan kastımı başka bir başlıkla ifade edip tartışmağa açtım. Muhafazakar ve gelenekçi ifadelerini ise kabul edebiliriz. Lakin ben bunun ötesine geçebileceğimize inanıyorum.
Dahası iyi bayramlar dilerim. Bazı imkansızlıklar sebebiyle öncesinde sizlere cevap yazamadığım için kusura bakmayın.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
-
Son mesaj halilesen