Sevgili, arkadaş ve aile için geçerli olan bir konuya değinmek istiyorum sizlerle. İnsan olarak fıtratımızda mevcut olan öfkelenmek son derece normal bir durumdur. Öfkelenmeyi ve sinirlenmeyi kötü hale getiren, duygusal zekamızın yeterince gelişmemiş olmasıdır. Duygusal zekamızı yeterince iyi kullanamadığımız zaman, öfke nöbetleri, psikolojik ve fiziksel şiddet uygulama meyilimiz yetiştirilme (yada kendimizi yetiştirme) şekline göre değişiklik gösterebilir. Sinirlendiğimizde buna dur demeyi öğrenmeliyiz. Bu konuda kendinizi yeterli görmüyorsanız, alanında uzman psikologlardan yardım alabilirsiniz.
Hiç bir insan şiddeti doğuştan öğrenmez ve öğrenme becerileri çocukluktan itibaren başlar. Gözlemlemleyerek ve taklit ederek şuan ki olduğunuz kişinin karakteri oluşmaya başlar. Doğrular ve yanlışlar olabilir, önemli olan bilgi ve farkındalıklar ile yanlışların üstesinden gelerek, doğruları artırabilmektir. İnsan olarak, hayat boyu hatalarımız ve yanlışlarımız olacak, bunlara öfkelenmek yerine konulardan dersimizi almayı tercih edebiliriz.
Sağlıklı ve huzurlu ilişkilerde kişi, öfkelendiği zaman karşısındakine kötü sözler sarf etmez. Etmemelidir! Çünkü kişiler sakinleştiği zaman yaşanılan tatsız anılar unutulsa da sarf edilen sözlerin yıkıcı etkisi hala devam edebilir.
Peki öfkelendiğimizde ne yapmalıyız?
Karşımızdaki kişiye "Şuan çok sinirliyim, sağlıklı iletişim kuramayacağım, sakinleşince konuşalım lütfen." diyerek konuşmayı ertelebilirsiniz.
Derin derin nefes alıp vererek ona kadar saymanız, bir nebze sizi sakinleştirecektir. Çünkü sinirlendiğiniz de farkında olmadan nefesinizi tutmuşsunuzdur.
Karşınızdaki insana karşı beden diliniz ve mimiklerinizle tepki vermeyin, ortam sizi daha fazla bunaltıyorsa bir kaç saat müsaade isteyin.
Sizi asıl sinirlendiren duygunun ne olduğunu çözmeye çalışın. Çünkü yaşadığınız olayda sorun bazen içinizde gizli olabilir. Sizin duygularınıza dokunan konuyu yalnızca siz bilebilirsiniz. Örneğin; Başka insanların yanında gülmesi ve dalga geçmesi, bana kendimi değersiz hissettirdi. Buradaki asıl konu, bireyin kendini değersiz hissetmesidir.
Elinizden geldiği kadar sessiz konuşun ve ses tınınıza dikkat etmeye çalışın.
Öfke ile karşınızdaki insana zarar verecek, hareketlerden ve kelimelerden sakının.
Öfkelenmenin normal olduğunu ve kontrol edilebileceğini unutmayın.
Sakinleşmeye çalışın ve olumlama cümlelerinden faydalanmayı ihmal etmeyin.
"Öfke ile kalkan, zararla oturur." sözünü unutmayın.
Öfkesi saman alevi gibi patlayıp sönen biri olarak kati suretle öfke anlarımda sakinleşemiyorum. Kendimde tespit ettiğim en büyük sorun ise yıllardır bu meseleyi "ben böyleyim" diye kendime kabul ettirmiş olmam. Şimdiye kadar hep bu şekilde olmuşsak bile, kendimizi zorlamak suretiyle bir defa da olsa öfke anında susup bulunulan ortamı terk etmeyi denemeliyiz. En azından deneyip başarısız olmanın rahatlığı olur üzerimizde. Şaka bir yana öfke anında içten gelen duyguyu bir saniyeliğine bastıramayıp dışarı kustuktan sonra, karşınızdaki insanın öfkesinden ziyade kırgınlığını görüyorsanız pişmanlık çok daha büyük oluyor. En güzeli ölümlü dünyada hiç kalp kırmamaya gayret etmek.