Necip Fazıl, Nazım Hikmet, Ahmet Kutsi ve Eski Bir Gazete Küpürü

 5 mesaj
 1227
Cevapla
Kullanıcı avatarı
acimatriyarka
Gizem Çetin
#1 ·
Mesajlar: 30
Kayıt: 22 Ağu 2020, 15.34
Ad Soyad: Gizem Çetin
Cinsiyet: Bayan
Konum: Konya
Profil: Doğrulanmadı
Gazetenin tarihi yok fakat Necip Fazıl oldukça genç olduğuna, yazıda latin harfleri kullanıldığına ve kişilerin soyadları geçmediğine göre 1928-1934 tarihleri arasında olmalı. Necip Fazıl, burada modern sanat, Ahmet Kutsi ve Nazım Hikmet hakkında fikirlerini söylemekte.

Resim

"Edebiyatımız ne halde?

Necip Fazıl sağ gözünü beş altı kere kırpıştırdı:

— En beğendiğim şair Ahmet Kutsi. Listende ismi yok, Alay köşkü sicillinde de yok. Geçen sene Peyami Safanın idare ettiği (Cumhuriyet) edebi sahifesinde bir kaç şiirini neşretmiştik. Aldırış eden olmadı.
Her tenin hususi bir kokosu, her yüzün bir ifadesi olduğu gibi onun şiirinde de kendisine ait bir meşrep var. Ben modern sanatkârda aradığım vasıfları onda buluyorum.
— Sanatte modernizmi nasıl anlıyorsunuz?
— Her halde Nazım Hikmetin anladığı gibi değil..
— Ya izah ediniz...
— Modern san'at klasik ve müsbet şiirin geçtiği yoldan geçen, "eski"yi cesedinden atarak bir ruh halinde süzen, onu, arkasında bırakan ve eski unsurlarla yeni bir terkip yapan bir telâkkidir. Yoksa "eski"nin saçını yüzünü tırmalamak, o ne yaptı ise aksini yapmak, ne yapacağını bilmemek, hücum ettiği şeye tabi bir aksülamel mahiyetinde kalmaktır. Bu o kadar budala bir gayrettir ki gayesi şiiri ve san'atı inkara gittiği halde tashihe ve tesbite gittiğini zanneder. Nitekim bu gün Fransada her mektebi içine almış geniş ve insani bir neoklâsisizm tarlalara hücum eden sular halinde bedbaht dadaların kâat kayıklardan ibaret sefil tabutlarını yüzdürüyor.
— Peki Nazım Hikmeti nasıl buluyorsunuz?
— Şahsı sempatik...
— Şair Nazım Hikmeti soruyorum..
— Şiiri bir metelik etmez. Nazım yazık ki bir terakki merhalesidir.İki büyük şehir arasındaki konak yer-leri gibi hamlesinin ilk istihalesinde kalmış, kurumuş, bir adım ilerlemek suplesini kaybetmiş bir merhale.
Onunla konuştuk. O beni bıraktığı yerde farzediyor, ben onu geçtiğim yerde görüyorum. Nazım zannediyor ki "modernizm" demek vezinsiz, kafiyesiz paramparça, lime lime şekli, regli ritmi inkar eden ve isyanı nihayet satha, kalıba varan bir harekettir. Zannediyor ki içten gelen ahengi attığı naralarla boğabilir, geniş ve ebedi şeeniyeti bir mürabbaın dört dıl'ı içinden seyredebilir. Nazımın şiirindeki dünya, eşya ve mesafeleri mahdut gökleri basık bir tavan gibi saçlarımıza değen havasız bir mikaptır. Fazla olarak dogmatiktir. Sanatta "dogm" ve "tez" çoktan iflas etti. Günümüzün bütün inceliği, yer yüzünde "meçhul" olmadığı kadar "mâlum" olmadığını da sezmesidir.

(Devamı ikinci sahifede)"

1. Not: Alıntıda imlâya dokunmadım.

2. Not: Yazıda geçen bazı eski kelimeler ve anlamları,

mikap: küp
mahdut: sınırlanmış
şeeniyet (şeniyet): gerçeklik
mürabba (murabba): kare, dördül; dört şeyden oluşan, dörtlü; dört dizeli bentlerden oluşan divan edebiyatı şiiri
dıl': kenar
satıh: yüzey
merhale: basamak, derece
istihale: başkalaşım
terakki: ilerleme
aksülamel: tepki, reaksiyon
müsbet (müspet): pozitif
*suple, bu kelimeyi bulamadım.

Düzenleme: Suples, Fransızcada "esneklik" anlamına geliyor. Başrahip'e teşekkürler.
Düzenlendi (23 Nis 2021, 07.44)(1)
Beldemize daha yakın olmak için uygulamamızı kurun; herhangi bir uygulamadan çok daha hafif ve güvenli. Şimdi değilTamam
Kullanıcı avatarı
halilesen
Halil ESEN

Doğrulanmış
Bu profil, orijinal olup gerçek bir kimseyi temsil etmektedir.
#2 ·
Mesajlar: 1391
Kayıt: 11 Haz 2020, 16.22
Ad Soyad: Halil ESEN
Cinsiyet: Bay
Konum: Bursa
Profil: Doğrulandı
İrtibat:
Daha evvel okumamıştım. Necip Fazıl'a katılmamak imkanı yok. Nazım Hikmet hakkındaki düşüncelerimi neredeyse aynen ifade etmiş. Bu kıymetli paylaşım için çok teşekkürler.

Suple, zannedersem temel gibi bir manaya geliyor. Arattığımda tabakların konulduğu altlık olduğunu gördüm. Bu sebeple temel ve benzeri manalarda da kullanılıyor olabilir.
Atahan
Atahan Şule
#3 ·
Mesajlar: 54
Kayıt: 10 Nis 2021, 01.20
Ad Soyad: Atahan Şule
Cinsiyet: Bay
Konum: Ankara
Profil: Doğrulanmadı
İrtibat:
düşüncelerine katılmasam da çok güzel bir eleştiri yapmış. Bu kadar büyük yazarların birbirleri hakkında ki düşüncelerini okumak herzaman ilgimi çekmiştir katılsam da katılmasam da. paylaştığınız için teşekkür ederim
Başrahip
Serdar Alosman
#4 ·
Mesajlar: 71
Kayıt: 30 Oca 2021, 18.29
Ad Soyad: Serdar Alosman
Cinsiyet: Bay
Konum: Rize
Profil: Doğrulanmadı
İrtibat:
Suple değil suplestir o, Fransızca'dan gelir. Esneklik manasına gelir. Zaten akışta,

"... bir adım bile ilerlemek esnekliğini kaybetmiş bir merhale."
Kullanıcı avatarı
küntagsu
Muharrem DELİBAŞ

Doğrulanmış
Bu profil, orijinal olup gerçek bir kimseyi temsil etmektedir.
#5 ·
Mesajlar: 278
Kayıt: 29 Kas 2020, 20.58
Ad Soyad: Muharrem DELİBAŞ
Cinsiyet: Bay
Konum: ANKARA
Profil: Doğrulandı
Elbette ki bu forumun değerli üyeleri yazacağım bilgilerden haberdardırlar. Necip Fazıl, 1904, Nazım Hikmet 1902 doğumlu. İki şair de yurt dışını görmüşler, biri ( Nazım Hikmet) o zamanki genelkurmay başkanının da yönlendirmesiyle Türk ordusunu isyan suçundan (sanırım 1937) hapse atılmış, ardından 1950'de af yoluyla çıktığı hapisten Sabahattin Ali'nin 1949'da öldürüldüğü gibi askere alınarak öldürülme korkusuyla yurt dışına kaçmıştır. Ömrü boyunca yurt özlemi içinde başka ülkelerde yaşamış, belki de hayatının her anını şiire dökmüştür. Kuvayı Milliye destanını yurdunun hapishanesinde yazmıştır ve o destanın eşi -varsa ben okumadım- yoktur. Diğer şiirleri içinde sevdadan kavgaya çok etkili ve yetenek ürünü şiirleri vardır. Rahmetli Alpaslan Türkeş de "Davet" şiirinden dizeleri kamuoyu önünde okumuştur.
Necip Fazıl, hece ölçülü bireysel ve İslami tema ağırlıklı şiirleriyle saf şiirin şiirimizdeki üç beş isminden biridir. Şiirlerini hayranlıkla okurum. Ama iki şairimizin de bütün şiirlerini halen okumamış olmanın utancını yaşamıyor değilim. Ahmet Kutsi Tecer az şiir yazmıştır, o dönem için de olsa en büyük şair görülmesi ve Nazım Hikmet'in küçümsenmesi şahsidir, özneldir. Bence o dönem için en büyük şairimiz Faruk Nafiz Çamlıbel'dir. Onun "Şair" şiirinin okunması bile yeterlidir. "Şair Dostlarım" şiirinde belirttiğim gibi her şair şiir bahçemizin bir çiçeğidir ve bazı şairlerimizi küçülterek başka şairlerimizi büyütemeyiz. Bırakalım şairler kendi şiirleriyle büyüsünler.
Cevapla
Paylaş:
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Son mesaj