2 mesaj
 1297
Cevapla
Kullanıcı avatarı
#1 ·
Mesajlar: 1727
Kayıt: 11 Haz 2020, 16.22
Ad Soyad: Halil ESEN
Cinsiyet: Bay
Konum: Bursa
Profil: Doğrulandı
X (namıdiğer Twitter): halilsncom
Beğendi : 810
Beğenildi : 773
Başka bir mevzu içinde bulunurken bazı ifadeleri değiştirmem ile bu soru meydana geldi: Sanatın muhatabı kimdir?

Muhatap genel olarak avam mıdır, yoksa havas mıdır? Bu soruyu okullu gençlerin şiir, hikaye yazması yahut sosyal medyadaki paylaşımlar raddesinde değil, ileri düzeyde soruyorum. Edebiyatla, sanatla halkı eğitmeği gaye edenleri biliyorum, bunun mümkün olamayacağı ile alakalı birçok münakaşada da bulunmuş biri olarak avamın sanat ile alakasını veya sanat zannettiğini havasınki gibi bulmuyorum. Çünkü halkı eğitilecek diye münevverin onları kendine çekmesi yerine sokak seviyesine inmesi bana göre de doğru değildir. Her bir şeyin içinde olan para mevzuunu da göz ardı etmeliyiz.

Bu arada kendimi elit bir kimse olarak görmüyorum, yanlış anlaşılmasın, sadece olması gerekenin birilerinin anlaması gayesiyle onların seviyesinde kalmak yerine daima yükselmeğe çalışmak olduğunu düşünüyorum.

Az evvel de ifade ettiğim gibi halk anlayacak diye sanat eserinden ve onun nüanslarından vaz mı geçilmelidir? Havasın ve avamın sanat, edebiyat ile alakası nedir? Elbette havasın da avam olanları yahut avamın içinde mevcut bulunan havasları unutmamak lazımdır. Fakat bunları büsbütün birbirine yakınlaştırarak mı alaka kurulmalıdır?

Benim hep dediğim gibi hiç lügat karıştırmamış kimselerin sanatçıyı anlamasına lüzum var mıdır?

Belki en başında cevaplanması gereken soru mevcudiyetteki avam nedir, havas nedir olmalıdır?
Beldemize daha yakın olmak ve daha gelişmiş bir tecrübe için uygulamamızı kurun; herhangi bir uygulamadan çok daha hafif ve güvenli. Şimdi değilYükle
#2 ·
Mesajlar: 96
Kayıt: 04 Ara 2020, 22.53
Ad Soyad: Vesair Vesaire
Cinsiyet: Bay
Konum: Vesaire
Profil: Doğrulanmadı
Beğendi : 98
Beğenildi : 74
Mevzu çok geniş. Zira sanat dediğimiz vakit bunun içine edebiyat dahil olduğu gibi resim, musiki, tiyatro ve diğer sanat dalları da dahil olmakta. Haliyle bu sualin cevabını vermek hayli zor olacaktır. Bahsi akademik seviyelere taşımadan ufak nüvelerle kendi fikrimi mücmel olarak arz etmek isterim.

Tanzimat münevverleri bilhassa gazete üzerinden halkı tabiri caizse eğitme gayreti içerisinde olmuşlardır. Eski gazetelerimiz bunun misalleriyle doludur. Dönemin tek aktüel malumat kaynağı gazete olduğundan(radyo-televizyon mevcut bulunmadığından) neden bu yola müracaat ettikleri aşikardır. Lakin müşahede edildiği üzere pek işe yaradığı da söylenemez. Bu gayret ise onları halkın lisanına inmeye de itmiştir denebilir. Ziya Gökalp'ın tavrını belki de böyle anlamak icap ediyor. Fakat şunun altını çizmeli ki, cemiyetin ekseriyeti günlük 200-300 belki 400 kelime ile konuşur. Halbuki belli bir tedrisattan geçen ve mefhum dünyasını genişleten bir ferd bundan kat be kat fazlasını konuşacaktır. Bir cümlede "sonra" derken, diğer cümlesinde ahenge münasip şekilde "bilahare" diyecektir. Zira zevk nedir bilmiş olur. Divan edebiyâtında ise vaziyet farklıdır. O şiirlere bakıp halkın bu şekilde bu konuştuğunu düşünmek yanlış olacağı gibi, halkın o kelimelere tamamiyle uzak olduğunu düşünmek de hatadır. Divan şairi zaten en zor kelimeyi bulup onu ölçüye(aruz) uydurmakla maharetini gösteren ve taltif edilen kişidir. Haliyle divan şairinin tercihine bu zaviyeden bakmak lazım gelir. Onun yazdığı şiirin inceliklerine de haliyle şiirden anlayan ve kıymetini takdir edebilen zevat vakıf olabilir. Bu bakımdan avam ve has-havass tefriki mümkündür. Hatta vakıadır. Bunun da ötesinde hassulhavass vardır ki o havasstan da ileridir fakat makûlî-kategorik bir ayrımda avam ve havass demek kafi diye düşünüyorum.

Devam edecek olursak, avamın ne kadar sanata alaka-ilgi duymaktadır ? Hayatının hangi köşesini sanat veya ona müteallik bir faaliyet işgal etmektedir ? Kitap okunma sayısı ortadayken kendisini belki nefsine yediremediğinden avam olarak görmek istemeyen şahıslara havass muamelesi mi yapılmalıdır ? Bunlar cevaplanması gereken mühim suallerdir. Zira kişinin bu sualleri evvela kendisine sorması lazımdır.

Sanat başlığı altında, Picasso eserlerini avam-halk için yapsaydı Picasso olur muydu ? Mesele aslında gayet sarahatiyle ortadadır. Lakin bunun ikrarı bazı insanlara zor gelir. O zatlara kalacak olsa bugün klasik müzik dediğimiz şey de kendine yer bulamayacaktı. Meseleyi elitizm tuzağına çekmeye de lüzum yoktur. Kendisini, olduğu noktada geliştirme faaliyeti içerisinde bulunmayan bir kişi avamdandır. Bu onun bayağı biri olduğu manasına gelmez. Nice avam da havasstan olana hayat dersi verebilir. Yukarıda işaret ettiğim gibi, belli bir zahmete katlanmak istemeyip asgariyle kifayet eden kişiye havass demek mümkün olmaz.

Hülasa, sırf halkın anlaması için sanat yapılamayacağı gibi halk anlamasın diye de yapılmaz. Sanatın gayesi sanattır. Neticede elbette halkın faydasına işler. Lakin sanatçı zümreleri gözeterek değil sanatını gözeterek eserini ortaya koymalıdır kanaatindeyim.
Forumda başlıklara cevap yazabilmek için kayıtlı ve giriş yapmış olmalısınız.
Cevapla
Paylaş: