Değerlendirmeniz için teşekkür ederim, zira bilinçli olarak oluşan bu karmaşıklığın okuyucuda ne gibi bir tesiri var merak etmiştim. Şiirimi okuduğunuz yorumunuzu belirttiğiniz için tekrar teşekkürler.

Gündüz az evvel çekilecek sineye, Sıcaklıktan noksan hava, dolanıvermiş geceye Hilali arayan yıldızlar aktı gitti gözlerde. Yanlış söz ettim; Dedim ki ' az evvel çekilecek sineye'. O, sıcaklıktan noksan gece Bir zaman sonra mı yoksa çoktan mı çekildi sineye? Bilebilirken işledim bir hata, Elbet karşı değilim çizilen harflere, haşa! Bu ne cüret ki, kan düşer damla damla toprağa, Bu ne cüret ki, sıcak kaynaşır geceye nokta nokta. Sıcak değil, nokta nokta; sıcak, yanacak Amansızca arsızlar bir kaba sığacak Arsızlar mı amansız yoksa amansız mı sığa...

Teşekkür ederim.

Bir soğuk odada bir yenidoğan ölü, Mezarlar çoşmalı şimdi, edebiyen olacak örtülü. Yel getirir sesler, sesler sanki o ölü Dünyadan tatmamış henüz, bir nefes dahi ömrü O yeni, o yeni doğan ölü. Havada bir matem, Yok mudur, soğuk odanın dışına bir merhem? Çığlıklar basıyor divaneyi Saçlara dolanan eller ve yerinden kopan kalın-ince teller. Bak eşlik ediyor gök, ağlıyor deli gibi, Çatlıyor toprak, Sönüyor ateş, Kuruyor su! Ne suya ateş kalıyor ne ateşe su, Ne toprağa gök kalıyor ne göğe toprak. Daha kesilmemiş divaneden sesler Yürekler acıyla bürü...

Teşekkür ederim, hayır sadece hayal ürünü.

Teşekkür ederim.

Teşekkür ederim.

halilesen yazdı: > Bu tür sade şiirleri severim ama sadelik çok kırılgan ve zor bir şekilde > ortaya çıktığı için birçok defa bayağılığa yaklaşabiliyor. Bir söz vardı, > sadelik en karmaşık şeydir, diye. Şiirinizi tutan ince bir ip kopsa > bayağılığa yaklaşacakmış gibi. > Vezni pek tercih etmiyorsunuz genelde. Fakat mısraların biri uzunken diğer > kısa olduğunda okunuş namına problemler olabiliyor. Bu hususiyetle ahenk > konusunda. Çünkü tamamen olmasa da şiiri konuşmağa yaklaştıran unsurlardan > biridir. Dahası bence vezin, bu büyük ihtimalle ...

Adına mısra koydum
Hece hece donansın diye
Noktasız cümleler
Çağlarca yaşasın diye.

Adına mısra koydum
Bir dörtlük bin bütün olsun diye
Ak sayfalar
Ara ara azalsın diye.

Adına mısra koydum
Yüsra yazabileyim diye
Mürekkebe gebe kaleminde
Kolaylık aksın diye.

Adına mısra koydum
Bir İsra gecesi vursun diye
O ay pak yüzüne
Yakamoz konsun diye.

HAYRİYE KARTAL

Teşekkür ederim

Teşekkür ederim.

Teşekkür ederim.

Haklısınız, ilk bentte büyük bir şevkle yazılmış mısralar ikincisinde ise bir yorgunluk var. Devamını getirememe söz konusu. Duraksamadan dönemi yaşıyorum, ondandır belki mısralarımın birbirine uymayışı, öksüz kalışı. En kısa zamanda bu durumdan kurtulmayı ümit ediyorum. Ahmet Muhip Dıranıs'ı birkaç şiiri ile tanıyorum lakin tarzı beni içine çekemiyor. Saf şiirden pek hoşlandığımı söyleyemem. Divan şiirlerini rahatlıkla okuyabilmeyi ve onlardan feyz almayı isterim ama divan şiirlerini anlamak için belli bir birikim olması gerektiği kanaatindeyi...

Bir gece yarısı oynaşırken kaldırımda taşlar
Sabahına isterim, aralıktan bir bahar.
Gürleyen göğün akıttığı yaşlar
Kaldırımda oynaşan taşları ıslar.

Geçmişe geleceği, geleceğe geçmişi soranlar
Şimdi bir cam ardına saklanmaktalar
Çehrelerini sarar;
Çatık kaşlar, kırışmış alınlar, ağarmış saçlar...

Hayriye KARTAL

Gayet hoş, akıcı bir şiir yüreğinize sağlık çok beğendim.

Katıldım

Teşekkür ederim, onur duydum.

Çok teşekkür ederim

Umuyorum ki zaman içerisinde daha iyi bir hale gelecektir şiirlerim. Yaklaşık altı yıla aittir şiirle kurmuş olduğum bağ ve bu zaman zarfında Akif'in pek çok az şiirlerini okumakta idim. Tavsiyeleriniz neticesinde Akif'le tam manasında bir tanışma yaşadım diyebilirim ve onun tarzında şiirler yazdığımı görmek güzel bir rastlantı ve müthiş bir nimet oldu benim için. Yorumunuz ve inancınız için de çokça teşekkür ederim.

Mehmet Akif'in şiirleri gerçekten çok hoş şiirler.

Bir çift göz gördü ki, söğüdün dalı eğri Sonra döndü ve dedi: -Bre oğlan, nedir bu yaptığın şimdi? Söyle hele kafana şimşekler mi indi? Ve içten, sabır dilenen bir 'estağfurullah' çekti. Çocuk döndü, dedi ki - Ne söyleniyorsun emmi! Var git de bitir işini! Şaştı kaldı emmi, sonra söğüdün yanından geçti gitti. Dedi ki içinden "Zamane çocuğu pek de hiddetli!" Olur muydu yahu, hiç ayıp değil mi! Çocuğa bir baksan onuncu yaşını yeni bulmuş belli Amma velakin koca pabuç dilli Bir de sıfatı pek sinsi O kafada kim bilir besliyor kaç tilki .....

Gözü tırmalayan, gerekli olmayan kelimelere başvurulduğu kısımları belirtebilir misiniz lütfen?

Yorumunuz ve gözden kaçan gramer hatalarının düzeltilmesi için teşekkür ederim.
Paylaşmış olduğum şiirlere gelen her yorum benim için çok kıymetli ve yol gösterici.

Resmine gözyaşından nice kabarcıklar kondurdum İsmine özlem kokan türlü sıfatlar uydurdum. Geleceksin diye her gün hazırladığım vazoda çokça çiçekler soldurdum. Gelmedin! Kaldım böyle biçare. Saçlarından kopan rüzgara esir boş yollar Ve sessiz şu göl Ne kurbağalar öter ne de kamışlar yaşar Bu vahim sessizlik yüreğime hançerler sokar Oysaki böyle miydi sen varken? Güneş hep bize gülmez miydi en erken? Sessizleşen şu gölde, olmaz mıydı her sabah kuğuların oynaştığı beyaz yelken? Ve mavi griye, yeşil kahverengiye, parlak sarı güneş döndü doksanlık...

Katıldım