1927 senesinde Hendek Nakaratı ismiyle yayımlanan, fakat ülkemizde çok defa Sokak Kızı olarak basılan Nerrantsula, Panait Istrati tarafından kaleme alınan bir romandır.
Bu yazıda Panait Istrati’ın “Bu romanın ismi Nerrantsula’dır ve ben günün birinde onun bu isimle yayımlanmasını isterim. Alelacele icat etmek mecburiyetinde kaldığım Hendek Nakaratı, benim bu kitaba verdiğim isim değildir.” dediği romanını spoilersız bir şekilde incelemeyeceğim.
Nerrantsula, Romanya’da başlayan ve İstanbul’da son bulan hikaye; herkesin Saka Kızı diye çağırdığı bir sokak kızının hayatını konu alır. Gerçek ismini bilmediğimiz, fakat söylediği şarkıdan dolayı küçük, gür turunç ağacı manasına gelen bu lakabı alan Nerrantsula, iyi kalpliliğine rağmen kaderi onu annesinin hüznü ile yoğurmuştur.
Güzel bir kız olan Nerrantsula’ya çocukken aşık olan Marko ve Epaminonda’nın onun uğurundaki düşmanlığı ve dostluğunu, ömürlerine feda edecek kadar yüreklerini yakan aşkın hüsrana dönüşmesini anlatan roman, dostluğu ve aşkı, bunlardan birinin eksikliği ile vuku bulan dehşeti, hüznü ve yıkıcılığını irdeler. Hiçbir aşkını reddetmeyen Nerrantsula, bir aşk üçgeninin köşelerinin etrafından dönmektedir.
Şiddeti, adaletin en iyi ve en kesin bir şekilde engelleyebileceği güne kadar, ancak iyilik engelleyebilir.
İnsan, karşısında asılmış biri dururken ipten söz edemez, hem bizler asılıp da gene de sağ kalanlarız.
Nerrantsula kitap incelemesi ve yorumu
Evvela söylemem lazımdır ki “Türkler zamanında…” şeklinde başlayarak bizi bir canavar gibi gösteren ve devamında adi bir merhameti içeren bir halk efsanesinin mevcudiyeti rahatsız edici. Avrupa milletlerindeki Türk düşmanlığı malumunuzdur. Onlarda hiç eksilmeden devam eden, en adi tabirlerinde dahi bulunan bu düşmanlığın sanat eserlerinde dahi bulunması bir yerde tabii karşılanabilir. Lakin yeni çıkan Garp eserlerinde de vaziyetin mevcut olması ırkçılıklarının şiddetini daha çok göstermektedir.
Ön sözünde romanın bir dans eşliğinde doğduğu bahsi kitaptaki beklentimi yükseltmiş, edebi açıdan daha sağlam bir eser beklememe sebep olmuştu. Dahası belli bir seviyeyi aşsa da bazı yerlerde beni tatmin etmedi. Fakat o içtenliği bulmak ve onun kitap boyunca devam ettiğini görmek memnun etti.
Kitap bir yere kadar süratle ve merak içinde ilerlerken görülmeyenlerden bahseden bazı uzun konuşmalar durağan bir hava tezahür etti. Lakin bunlar hikayenin bir parçasını anlattığı ve karakterlerin iç dünyasını anlamak için mühim şeyler olduğu için mazur görülmesi icap etmektedir.. Dahası bazı kısımların haricinde sıkmadan devam etti.
Kitabın finalinde bulunan İstanbul ile alakalı sözler her ne kadar birçok kimseyi etkilese de ben olağanüstü bir tabir görmedim. Aksine İstanbul’u seven her kalem erbabının yazabileceği şeylerdi. Fakat evet, ecnebi bir eserde bizden bir şeylerin bahsedilmesi bizi heyecanlandırır.
Kitapta en çok beğendiğim kısımlardan biri arkadaş-kadın ilişkisi üzerine durmasıydı. Bir aşkın tek başına yeterli olamayacağını, kadınla arkadaş da olunması gerektiği ifade edilen bölümlerini beğendim. Aslına bakarsak Panait Istrati burada başlı başına bir aşk tarifi yapmaktadır.
Kitapta bahsedilen Nerrantsula şarkısını dinlemeği çok istedim. Lakin bir türlü bulamadım. Ezgisini bilmediğim ve umumi olarak o kültüre aşina olmadığım için ucuz bir nakarattan öteye geçmeyerek bana istediğim sirayeti vermedi.
Umumi olarak Belma Aksun‘un çevirilerini beğensem de rüyadan mı hayalden mi bahsettiğini anlamadığım düş kelimesini ve gramere aykırı bulunan önem gibi kelimeleri çokça kullanması sebebiyle bana zaman kaybettirdi ve bunlar canımı sıktı. Orijinal metnin veya kullandığı lisandaki şeklin öyle olup olmadığını bilmiyorum ama bazı tasvirler ucuzdu; birçok yeri “daha iyi anlatılabilirdi” diyerek okudum. Bazı yerleri ise tam aksine çok başarılı tasvirlere sahipti. Uzaktan bakıldığında üslup olarak sanki daha çok gençlere hitap eden bir şekil vardı ki gençlerin daha sağlam üsluplara sahip kitapları okumasını isterim. Lakin romanın bütüne baktığımdan okumaktan pişman olmadığım ve birçok yerde takdir ettiğim, dahası piyasadakilerden daha başarılı bulduğum bir çeviri mevcuttu.
Dahası Ötüken Neşriyat’ın fevkalade cildi okumak zevkini ziyadesiyle arttırmaktadır. Kendileri diğer birçok dünya klasiğini bu ciltle basmaktadırlar. Artan kitap fiyatları arasında daha da pahalı olsalar da buna değdiğini düşündürecek kalitedirler.
Nerrantsula romanına puanım: 5,9/10
Peki siz ne düşünüyorsunuz? Nerrantsula‘yı okudunuz mu veya okumağı düşünüyor musunuz? Siz de benim gibi hikayedeki saplantılı aşkın gerçekle pek de muvazi olmadığını mı düşünüyorsunuz? Panait Istrati kitapları hakkındaki düşünceleriniz nelerdir? Lütfen fikirlerinizi yorumlar kısmından benimle paylaşmaktan çekinmeyiniz.
Daha fazlası için sitemize ve yine kültür sanat, fikir ve edebiyat ile alakalı paylaşım ve tartışmaların yapıldığı forumumuza mutlaka göz atın.
Yorumlar (0)
Yorum Yaz