Bu yazıda Hazal Kaya‘nın başrolünde oynadığı bir Türk Netflix yapımı olan Pera Palas’ta Gece Yarısı dizisinin spoiler’sız eleştirisi ile karşınızdayım.

Pera Palas’ta Gece Yarısı dizisinin konusu meraklı gazeteci Esra’nın kendisine 130. yılına özel Pera Palas Oteli ile alakalı makale yazma işinin verilmesiyle başlar. Otel müdürü Ahmet Bey eşliğinde oteli gezerler. Tesadüfen o geceki yağmur Esra’nın eve gitmesine mani olur ve kendisi geceyi otelde geçirme teklifini kabul eder. Odasına vardığında yanı başında bulduğu hususi bir anahtar otel müdürünün onu gezdirirken anlattığı sır dolu 411 numaralı odaya götürür. Lakin otelin mucizesi ortaya çıkar ve Esra’yı 1919 senesine, zamana geriye götürür.
1919’un İstanbul’unda fazla merakı ve boşboğazlığı sebebiyle cumhuriyetimizin kurucusu rahmetli Atatürk’e bir suikast hareketinde bulunulmasına ön ayak olur. İşler zannettiğinden çok daha çetin ve sırlar derindir. Otel müdür Ahmet Bey’le birlikte tarihimin en zorlu zamanlarından birinde işleri düzeltmek hiç kolay olmayacaktır.
Evvela zaman mefhumuyla başlayalım. Bu zaman algısı birçok kimse tarafından eleştirilebilse bile böyle bir yolculuk ispatlanamadığı, dahası hakkında söylenen her şey teoriden ibaret olduğu için ben dizinin gittiği yolu beğendim. Geleceğe Dönüş tarzıydı ve yine beğendim. Dahası zamanın işleyişi bakımından “olmuş olmuştur veya olacaktır” bahsini doğrulamaktadır.
İş oyunculuğa gelince ben de birçok kimse gibi Hazal Kaya’nın Esra performansını çok defa yadırgadım. Daha aklı selim ve daha müşahit bir şekilde davranması, dahası çocuksu, sevimli, ne yaptığını bilmeyen bir karakter yerine ciddi bir tavırda bulunması beni de hoşnut ederdi. En azından diğerlerinin ciddiyeti yanında sırıtmamalıydı. Elbette buradaki tenkitler Hazal Kaya’ya değil, oynadığı karakteri bu şekilde tasvir edenleredir. Yani bir Dark ambiyansı oluşturabilecekken seviye yerlerde olmamalıydı.
Lafı gelmişken sinematografisi ve çekim tekniği ise bana Arka Sokaklar dizisini hatırlattı; kameranın hareketleri ve kompozisyonlarını zayıf buldum. Lakin mübalağa ediyor olabilirim, dahası fazla şahsi bir tutum olabilir. Zannedersem daha çok sinema tadı aradım.
Pera Palas’ta Gece Yarısı’nda olmasından en çok korktuğum ve onu muhtemelen bir fiyaskoya dönüştürebilecek şeylerden biri olarak eski zamanlarda kullanılan Türkçenin şimdiden farklı olduğundan bihaber olunmasıydı. Lakin dizi bu yönde üzmedi. Ziyadesiyle mi bilmem ama yadırgayacak kadar göze batmıyordu. Bir kısmı hoşuma gittiği gibi bir kısmı gitmese de yazının değişmesi üzerine kısmen tarafsız bir bakış sunduğu için ayrıca memnun etti.
Dizinin 2. sezonunun geleceğinden emin ama ne zaman geleceğini bilemeyen şaşkın seyircilerin tecessüsleri ile bitmesi tatlı bir dargınlığa sebep oluyor. Bence sekiz yerine bir on iki, on beş bölüm olmalıydı.
Her ne kadar benim gibi zamanın işlendiği eserlere hususi olarak merakı olan birini tam tatmin etmiş olmasa da birçok defa heyecanlandırdı. Dahası ben seyredilmeğe layık bir dizi olduğunu düşünüyor ve hala seyretmediyseniz izlemenizi tavsiye ediyorum.
Pera Palas’ta Gece Yarısı dizisine vereceğim puan 7.4/10’tür.
Elbette asıl mühim olan sizin ne düşündüğünüz, peki siz ne diyorsunuz? Netflix’ten sağlam Türk dizileri çıkarması yönünde umutlanmağa başlamalı mıyız? Pera Palas’ta Gece Yarısı dizisi hakkında yorumlarınız nelerdir? Lütfen fikirlerinizi aşağıda bizimle paylaşmaktan geri durmayınız. Yorumlar kısmında dizi hakkında konuşmağa devam edelim.
Daha fazlası için sitemize ve yine kültür sanat, fikir ve edebiyat ile alakalı paylaşım ve tartışmaların yapıldığı forumumuza mutlaka göz atın.
–Spoiler–
Ben Perihan’ı ilk baş Esra’nın annesi zannetmiştim. Lakin görünen o ki ikiz kardeşi. Yani haklısınız çok kesik bir şekilde bitti. Devam etmeliydi sezon.
Aynı şeyleri ben de düşündüm. İlkin bir muğlaklık söz konusu olsa da bir ara ikiz kardeşin lafı geçmişti. Bu konuda bazı kısımları tahimin edilebilir raddede idi. Mesela son bölümde o çocuğun Esra olduğu tahmin edilebiliyordu. Yorumunuz için teşekkürler.
Cok kotu bir dizi olmuş.. klup dizisini bir baskadiri bekliyoruz gelsin diye Hazal Kaya hiç olmamış.. beğenmediğimiz İspanyol dizileri bile bundan guzel dizi yapiyorlar..
Netflix’in mahvettiği ilk şey değil. Çok güzel olabilecek şeyleri yarım yamalak yapıyor. Ben çok kötü diyemem ama çok iyi de değil. Yorumunuz için teşekkürler.
Eleştirilere hak veriyorum ama ben beğendim.
Elbette insan sevdiği şeyi de eleştirebilir.
Ben beğendim. Tabi ki çok başarılı bulmuyorum, ama çok da kötü değil. Eğer 2. sezonu çekerlerse sanırım eleştirileri dikkate alacaklardır.
İkinci sezonu çekmezlerse çok büyük ayıp ederler. 🙂
Diziyi henüz izlemedim, incelemenizin spoiler içermemesi hoşuma gitti. Zamanda yolculuk fikrini beğeniyorum bu yüzden dizi ilgimi çekti. Bölüm sayısı az olduğu için kısa sürede izler bitiririm diye düşünüyorum. Eleştiriniz için teşekkürler, kaleminize sağlık.
Çok teşekkür ederim. Genelde spoilersız ve izleyenlerin dahi hoşuna gidecek incelemeler yazmağa gayret ederim. Beğenmenize sevdim.